76 Her Ay liyor. Hep biliyoruz. Darvin, canlı varlık nevilerinin, tabiat ile ve başka nevi varlıklarla yaptıkları savaşta, en sağlam o- lanları kalır zayıfları ortadan kalkar, der. İster nebat, ister hayvan olsun bütün canlı nevilerin gittikçe tekâmül etmesi bu ıstıfa kanununun zarureti iktizasıdır. Bu doğru ve yüksek bir ilim müşahedesidir. Fakat Edebiyatı Cedidecinin skolâstiği, bu tabiat kanu- nunu üstünkörü ezberledikten sonra hemen sosyeteye de tatbika kalkar. Nedense hayvanla insan arasındaki farkı hazfediverir. Darvin hayvan nevileri arasındaki savası tabii bulur. Edebiyatı cedideci (alelüsul insnı hayvanlaştırarak) insanlar arasındaki sosyal zıddiyetleri ve sınıf çarpışmaları- nı da bu araya katar. Hiç düşünmez ki, tabiatte yaşama için savaş olurken, hayvan nevilerinin en kabiliyetlileri tekâmül ettiği halde, sosyetede, insanlar arasındaki savaşlar, bilâkis insan nevinin en kabiliyetlilerini çürütür. Öteki müzmin şe- kildeki çürüme ve dejenere sansları bir yana bırakalım. Yal- nız harbi ele alalım. Eğer, muharebeler Darvin kanununa göre olsaydı, harp esnasında insan nevinin bütün hasta, sa- kat, ihtiyar, bunak ve lâğır fertlerinin ölmesi icap ederdi. Halbuki emir bir akistir. İnsan harplerinde sosyetenin en gürbüz, en elverişli unsurları mahvolur. Hattâ harp fertleri değil alelümum nesilleri bile çürütür, bütün insan nevini bo- zar: Fransada yapılan istatistikler, uzun süren harp yılla- rından sonra, kuraya çağırılan neferlerin alelümum boyca cüceleştiklerini tesbit etmiştir. Böylece, Osmanlı şairinin ağzına düşen ilmi fizik Dar- vinizm, gayet alaturka bir lâübalilikle metafizikleştirilir. Artık “İIstıfayi tabii,, kanunu. - Cedit edebiyatçıların alnın- da yazılı duran manasile - bir nevi Istıfayi tabii,, veya “in- hitatı içtimai,, nazariyesi kılığına sokulmustur. İnsan münasebetleri içinde “yemek, yenmek,,, Yaşama- nın kanunu,, olsaydı, faraza Abdülhamit kanunlarını “ta- bii,, saymak icap etmez miydi? İşte, birinci fasılda bahsi gecen Bay Mehmet Emin'in