Celâl Bayar Eğer, her mesleği, edebiyatta olduğu gibi, bir şahsiyetin adile anmak lâzım gelseydi, bugünkü bankacı nesline de: Ce- lâl Bayar nesli derdik. Celâl Bayar, İş Bankasını kırk metrelik bir arsa üstüne kurmuştu. Şimdi, belki de kırk tane şubesi var! Şu, sivri tırnakları yazı makinelerini gagalıyan daktilo kızlar; şu, parmakları göz alıcı bir hızla banknot destelerini sayan veznedar; şu, geniş alnı defterler üzerine eğilmiş mu- hasebeci; bütün bu gençler onun çocuklarıdır. Celâl Bayarı dinleyiniz: Kelimeler, adetlerin emrinde- dir. O, en beliğ cümleyi mukayeseli bir rakamla yapar: — On aylık harici varidatımız, 935 yılında 143 milyon li- ra, 936 yılında 158 milyon lira idi. 937 yılında ise 183 milyon liradır.. Bu hitabet lisanına, gerçi alışık değiliz. Kulaklarımız, bir teşbihin renkli musikisile mest olmuyor. Karşımızda, hayal hudutlarına yol vermiyen kuru ve sert rakamlar var. Özü, sö- zü bir rakamlar... Celâl Bayarı dinlerken, avuçlarımız, ilk defa onun şahsın- da hakikati alkışlıyor.. Heray