114 Her Ay ziyaretine gittim. O gün ilk defa olarak kendisini eski u- sul üzere selâmladım, önünde yere kapandım. Eminim ki ben- den gördüğü bu fevkalâde hürmeti valinin kendisini ziyaret et- miş olmasına yordu. Yüzünde yarı lütufkâr yarı vakur bir ifade dolaştı. Ben hafiften başladım, kırk dereden su getirdim, nihayet talipliğimi izhar ettim. Diyordum ki, böyle asil ve muhterem bir aileye intisap etmek her ne kadar haddim değilse de, lütfen tenezzülen.... ve saire ve saire... İhtiyar kollarını açtı, çılgın bir sevinçle göğsüme düştü. Dili dolaşarak güçlükle heceliyordu: “Ben... İhtiyar... Ben... Fakir... Bir adamın Allahtan bu inayeti... Gönlümden bile ge- çirmemiştim...,,