İÇ HARP Bir gün bir beyaz Rus diyordu ki: — Siz iç harbin ne olduğunu bilir misiniz? “Dikkatle yüzüme baktı:,, İç harp, insana vatan nedir, unutturur. Si- nıf düşmanlarının mı, Japonlar veya Almanların mı, Rusya- nın kime ait olduğunu bile düşünmüyorum. Teruel muharebesinin tafsilâtını, Şanghay harbinin ha- vadisleri ile karşılaştırınız. İki İspanyolun biribiri ile, daha affetmez bir boğuşma içinde olduklarını göreceksiniz: “ÖL dürülmemek, hastalar tedavi edilmek şartile teslim!,, İki ırk, iki din düşmanı, iki ilkçağ kabilesi biribirine değil, baba o- gul, yahut oğul baba, kardeş kardeşe, nihayet dün bir mek- tepte yanyana okuyan iki arkadaş biribirine teslim oluyor! Dış harp yüzünden biribirinden ayrılan milletlerin ko- layca dost olduklarını görüyoruz. Fakat iç harbin ikiye ayır- dığı tek millet, kimbilir ne uzun müddet, milli vah- det'in rüyasını bile görmez olacaktır. Bir gün Franko İs- panyollarının Fransayı, hükümet İspanyollarının İtalyayı affettiğini göreceğiz: Fakat son Frankocu son Madritçi ile, memleketlerinde ihtimal yok ya, herhangi bir Avrupa şeh- rinin neresinde bulussalar, biribirlerini oboğazlıyacaklar- dır. — Hatay.