ağa baş- nihayet- gibi çök- a kendi- at oyna- uz yaşım- güneşi cevirdim. Üsküdar, ordu. Bu bile yeşil Otuz ya- endi ken- ar miydi? z, mektep 1 ölen Z8- ro kadar Edebiyat ve Sanat 117 Taliim bana hep canımı sıkacak muvaffakiyetler nasip etti. Meselâ mektepte en çok edebiyata çalışırken riyaziyattan birinci çıkıyordum. Sanayii Nefise mektebine, Edebiyat Fa- kültesine girmek; hür, mesut; başıboş bir sanatkâr olmak is- terken.. - İşte gayri ihtiyari gülüyorum - mühendishaneye tıkıldım. Mühendis oldum; hem de birinci çıkarak.. Beni içi- ne alan ilim “ezeli bir tekrar,, dan başka bir şey değildi. Dünya değişse “mütearife,, ler değişmezdi. Ayrı şekillerin yalnız işaret harfleri değiştirilebilirdi. Ama ben mektepte yine edebiyatı bırakmadım. Her sene hacmine müsavi Fo- manlar okdum. İki benliğim vardı: Biri sanatkâr, şair.. Ö- teki: Mihanik, hissiz bir adam! Bu mihanik adam çok kuv- vetliydi. Hiç ehemmiyet vermediği, hiç çalışmadığı dersler- den birinci geldiği için hükümet tarafından - tahsilini ik- mal etmek üzere - Avrupaya gönderildi. Avrupada “şair,, yaşadı. “Mihanik adam,, kitapların üstünden kalkıp hattâ bir kubbe, bir monüman, bir kemer, bir tâk göremedi. İstan- bula gelince getirdiğim diplomaların parlaklığına şaşan hü- kümet beni ilk hamlede kırk lira maaşlı bir memuriyete ta- yin etti. Dairemin kırtasi sükütu içinde yine gizli gizli ede- bi eserler okurken “mühendis gibi,, şöhretim büyüdü. Daha bir plân çizmediğim halde ismim geçerken gazeteler “Meş- hur mimar,, diyorlar. Vazifem? - işte yine gülüyorum - her gün öğleden iki saat evvel içinde kendimden başka kim- se bulunmıyan geniş odaya gidip oturmak; masamın üzerine yığılan kâğıtları okumadan imzalamak... Yeni memurken bu i kâğıtları okurdum. Gördüm ki münderecatları tamamiyle bir. Sonra bu zahmetten de vazgeçtim. Sâyim, gayretim nazırın teveccühünü celbetti. Hem bana çok para kazandırmak, hem de ilmimden istifade etmek için Mühendis Mektebinden de bir ders verdiler. Haftada üç saat, ayda yirmi lira... İçşmem. Kumar oynamam. Eğlence sevmem. Kalabalık- © tan hazzetmem. En sevdiğim şey okumakla - ama edebi şey- ler okumakla - düşünmektir. Altmış lira bana fazla geldi. i Ceplerim doldu. Sevdiğim şaheserlerin lüks tabılarını ge- i tirttim. Ayaspaşanın en güzel apartımanındaki şu daireyi