Her Ay hazmetmişti. Puşkin on sekizinci yüz yıl Fransız mütetekkir- lerinin rollerini tahlil eden bir yazısında uzun uzadıya “Vol- taire'in sonsuz nüfuzundan,,, “Düşünceli Rousseau,, dan, ”Woltaire'in havarileri içinde en kıskanç olan Diderot'dan bahsettikten sonra yazısını şöyle bitiriyordu: “...Sosyete bu- yük bir yıkılış için artık kemale gelmişti. Vakıa her şey he- nüz sâkindi; fakat uzak bir gök gürlemesi gibi genç Mira- beau'nun sesi karanlıkların içinden duyulmağa başlamıştı..,, Puşkin için felsefe mücerret bir doktrin değildi. On yedinci ve on sekizinci yüzyıl filozofları için olduğu kadar Puşkin için de felsefe ahlâk ve siyaset ile sıkı sıkıya bağlı idi. Ona göre felsefe, gerek sosyal hayatın gerekse yaşayı- şın yeni baştan ve hür esaslar dahilinde kurulmasına yardım etmeli idi. Puşkin için felsefe, kabuğu içine çekilmiş bir mek- tebin mücerret meşgalesi değil, yaşayış, edebiyat, ve siyase- tin canlı bir bağı idi. Puşkinin eserlerinde ustaca ifade edilen ileri fikirler, devrin bir çok ağır ifadeli ilmi makalelerinden cok daha parlak, çok daha açıktılar. Puşkin, dehâsının bütün inceliği ve kıvraklığı ile asrın idrak nazariyesini bakınız nasıl formüle ediyordu: Güneşin parlak ışıkları karşısında Şu lâmbanın alevi nasıl solarsa Ezeli dehâ güneşi karşısında Yalancı ukelâlnk da öylece solar. Yaşasın güneş! Kaybolsun karanlıklar!.. Puşkin için dünya, idraki kabil, aşikâr bir varlıktı, Va- kıa Puşkin dünyada henüz idrak edilmemiş, keşfedilmemiş birçok noktalar bulunduğunu biliyordu. Fakat ayni zamanda o, dünyada insan idrakinin erişemiyeceği, gizli birtakım kuv- vetlerin karargâh kurdukları mistik yerlerin olmadığını da pekâlâ biliyordu. Puşkin'e göre iç âlem dış âlemde tecelli e- der; Allah yoktur; dünya maddidir ve ilâhi bir takım kuvvet- lerle değil, tabii kanunlarla idare edilmektedir. Puşkin, dün- ya hakkındaki dini düşüncelerle daima alay etmek cesareti- ni göstermiştir.