te ki da- ısiki mü- si üzerin- ı gençle- rüyorlar? unan ge- »Zitörleri- 'de derin elmemesi lerini öğ- len evvel, ski sanat edim. etmekten Ji bünye- eyden ev- İstanbul- zi için ta- m mana- silmiş bir bi. karakte- de inki- sek, çok eski mu- rrupa mu- son tekâ- e . kadar Edebiyat ve Sanat 111 evvel! buna karşılık Garpte musikinin bizden daha pek er- ken devirlerde bir kitle sanatı haline gelişi, kitlenin ihtiyaç- larına cevap verecek geniş imkânlar sahasında yürümesini, yani çok sesli tekniğe dayanmasını intaç etmiştir. Bu çok seslilik sistemi ve onun doğurduğu zengin ifade vasıtaları sayesinde Garp musikisi daima biri diğerinden başka, yep yeni melodiler yaratmak yoluna doğru ufkunu genişletip durmuş, halbuki bizde teknik an'anelere bağlılık, geniş me- lodik inkişaf imkânlarına rağmen, daima biribirine benzer melodiler yazmıya sürüklemiştir. — Peki iki musiki tekniği arasında yegâne bariz fark tek seslilikten ibaretse, bazılarının teklif ettikleri gibi eski musikimizi çok seslilendirerek reforme edemez ve günün ihtiyaçlarına cevap verecek hale getiremez miydik? — Yeniden yapmak varken neye eskiyi ıslâha çalışa- lum? Eğer “eski musiki,, tabiriyle literatürü değil de tekni- gi, tonalite ve ritimdeki hususiyetleri muhafaza etmeye iti- na etmek noktasını söylemek istiyorsanız, bu yoldan bugü- nün ihtiyaçlarına cevap veren bir musiki yaratmak arzusiy- le hareket ettiğimiz takdirde tasavvur edilen reformu o ka- dar geniş mikyasta tutmamız icap eder ki, alacağımız neti- ce, eski musikinin tekâmül etmiş şekli sayılamıyacak kadar bambaşka olacaktır. Bugün elde mevcut kaynaklardan isti- fade mevzuubahs olduğu takdirde baş vuracağımız literatür “halk müziği,, dir. — Fakat bir yandan Garp tekniğiyle yeni bir müzik yaratmak yolundaki çalışmalarımızı yavaşlatmıya lüzum kalmadan, bir yandan da eski sanat musikimizi şüphesiz ki dar bir çerçeve içinde devam ve tekâmül ettirmek kabil de- gil midir? — Eski musikinin mahdut bir çerçeve içinde devamın- da ancak şu fayda düşünülebilir: Sanat tarihi bakımından müzisiyenlerle müziği sevenlerin duyacakları tecessüs ve alâkaları tatmin etmek; eski sanat eserlerimizde yatan ba- zı güzellikleri büsbütün kaybetmemek. Fakat bu çerçeve genişlediği nisbette büyük bir mahzur baş gösterecektir: