110 Her Ay ha derinlere indiren musiki bahsinde meseleler elbette ki da- ha çok, daha çapraşık ve daha derindir. Geçenlerde İstanbul gazetelerinde uzun bir musiki mü- nakaşasına şahit olduk. Fasıl musikisinin meseleleri üzerin- de yapılan bu münakaşaya garp müziğiyle uğraşan gençle- rimizden kimse karısmadı. Fakat onlar ne düşünüyorlar? Halbuki en salâhiyetle söz söylemek mevkiinde bulunan ge- ne onlar değil midir? Zihnimde uyanan bu tecessüsü tatmin için, fırsat düştükçe genç müzikçilerimiz ve kompozitörleri- mizle görüşmeler yapmayı düşündüm. Şark ve Garp musikisine vukutu ayni derecede derin olan kompozitör Hasan Ferid'in derhal hatırıma gelmemesi imkânsızdı. Bu bahis üzerinde, ilk önce onun fikirlerini öğ- renmek isteyişim bundandır. Hasan Ferid'le konuşmaya başlarken, her şeyden evvel, Enderun musikisi veya Fasıl musikisi dediğimiz eski sanat musikimiz hakkında ne düşündüğünü öğrenmek istedim. - Eski sanat musikimiz bugün bizi tatmin etmekten uzaktır. Bunun sebeplerini doğrudan doğruya kendi bünye- sinde ve mahiyetinde aramalıyız. Bu musiki, her şeyden ev- vel, saltanat devrinin ruhunu en ziyade temsil eden İstanbul- da, geniş halkla teması pek az olarak, inkişaf ettiği için ta- biidir ki o devir ve muhitin ruhunu ifade etmiş, tam mana- siyle Osmanlı karakterini haiz olmuştur. — Tıpkı Divan Edebiyatının, halkla teması kesilmiş bir halde, muayyen bir zümre arasında inkişaf edişi gibi. — Evet, eski sanat musikimiz aristokratik bir karakte- re maliktir. Bu musikinin tekniği yalnız tek seslilik üzerinde inki- şaf etmiştir. Tek sesli musikiyi satha teşbih edersek, cok sesli musikiyi hacme benzetebiliriz. Şüphesiz ki yalnız tek ses üzerinde düşünmek eski mu- sikiye bazı melodik inkişaf imkânları vermiştir. Avrupa mu- sikisi yalnız tek sesli iken eski sanat musikimizin son tekâ- mül merhalesinden daha geriydi. Fakat bin sene kadar