bir şeye e Elâziz lâyik ve iatin ka- şları ta- gibi in- sa, Fik- torluğu rine hâs 'n insanı işaf e- eden üs- ı isterse ine iti- Edebiyat ve Sanat 105 ler hiç uğraşmadıkları için düşünmezler. Maddi uğraşmayı aşağı tabakalara, zihin uğraşmasını da maaşlı entellektüel- lerine bırakmışlardır. Onların bütün ihtisası iştihaları ka- panıncaya kadar çok yemek, herkesin rağmine ve herkesten fazla istihlâk etmek, tüketmek - yeni türkçesile - yoğaltmak- dır. Aşağıdakiler ise, düşünmeğe vakit bulamıyacak kadar, geceli gündüzlü ve daima uğraştıkları için az düşünürler. Cedidecilik bu insan kümelerinden hangisine içerliyor? Ugraşıp düşünmeden çok yiyene mi? Yediği kadar düşünene mi? Az yeyip az düşünerek boyuna uğraşana mı?... Bu üç insan enmuzeci biribiriyle karıştırılabilir mi? Hele üçünü de “canlı cife,, ilân etmeğe kimin dili varır? Bu kısa mülâhazalar gösteriyor ki, Edebiyatı Cedide: “Kalbi ümmidü hırsa cüha süun “Hırsı, ümmüdi at, mudıykai hun,, gibi sözde “itham,, larını yaparken, kimi murat ettiğini bil- mediği kadar, ne demek istediğinin de farkında değildir. Ümit ve hırs iki beşeri aksülâmeldir. - Zemme de gelir medhe de, Ümit ve hırs diye iki mutlak zat - mefhum yok- tur. Her şeyden evvel kimin, kime karşı, niçin ve nasıl ümidi yahut hırsı mevzuu bahis? Bunu bilmek lâzımdır. Bir misalcik: Abdülhamit, zulmünün kıyamete kadar süreceğini “ümit,, ederdi; halk kitlelerini vampir “hırs,, 1 ile sömürürdü. Ona mukabil, ezilen Türkiye halkı kurtuluş “ümit,, ini besliyerek tufeyli üstün tabakalara karşı sönmez bir kinle “hırs,, lanırdı. Şimdi iki tarafınki de “ümit,, ve “hırs,,... İki tarafınki de mi ayni suretle kötü şey? Ümitile hırs mücerret, havada ve sahibinden ayrı birer nesne midir? Zalime de, mazluma da: “hırsı ümidi at,, demek, “tavşana kaç! tazıya tut!,, demenin tersine çevrilmiş şeklinden başka nedir?