Sadelik ve Alelâdelik Yazan: Peyamı SAFA Yazı yazarken, titiz bir muharririn kâbuslarından biri de alelâde olmak endişesidir. Bu titizliğin icine biraz becerik- sizlik, biraz da kendini birinci plâna koymak için başkaların- dan ayırmak niyeti karışıyor, o muharrir, sade ile alelâde a- rasında, ancak pişkin bir kalemin bulabileceği farkı sezmek- ten âciz kalarak, süslü ve çetrefil bir ibarede karar kılar Alelâde muharrirse, alelâde olmak endişesinden büsbütün yakayı sıyırmış adamdır. Bu de, upkı öteki gibi, sade ile alelâde arasındaki farka gözlerini yummuştur. Bu idraksizlik, birini, alelâde olmak korkusiyle sade olmaktan alıkoyduğu gibi öbürünü de sade olmak gayretiyle alelâde- lige sürükler. Piyasa kalıplariyle dolu ve çıplaklığı nisbetinde adi cümleden nefret, kalite sahibi bir muharriri, yazının bütün kötü klişelerinden ve bayağılıklarından koruyan ilk hassasi- yettir; bu nefretin büyük ve derin sıkıntılariyle,.ürpermele- riyle dolup taşmamış bir muharririn edebiyatla nisbeti kabul edilemez; fakat bayağı olmak endisesini ürkek ve acemi bir kalemin tereddütleriyle yahut da gösterişi seven yapmacıklı bir ibarenin sıkıcı ve nafile oyunlariyle karıştıran muharrir, alelâdelik derecesinde adi bir fevkalâdeliğe başvurmuş olur. Samimi ve cins yazı, kendini çirkinliğin bu iki kutbunda so- gumaktan kurtarmış yazıdır. Her iyi muharrir bunu bildiği halde, gene, arada bir, alelâde olmak korkusiyle kendisini tabii ve samimi olmaktan alıkoyan nafile bir sıkıntı içine düşer. Andre Gide, son jur-