16 Her Ay liğinde ölmüş, belli başlı bir Rus diplomatının karısı olan bu Madam, ihtiyar ve sakil olduğu nisbette çok malümatlı, gayet zeki, hattâ eli oldukça kalem tutar, fakat ekseriya “çcinnet,, derecesine varan bir “hayalperest”, son derecede mutekit, garip bir mahlük imiş... İtikatları, duyguları, ve ruhi temayülleri tamamiyle kendisininkilere uygun olan bu kadınla bir dahâ karşılaşın- ca, İmparator mal bulmuş mığrıbiye dönmüş, ve onu yanına alarak Parise götürmüş... Artık bu sefer iki ahbap biribir- leriyle âdeta haşir ve neşir olmuşlar. Çar yazı odasından çıktı mı hemen Madam Krüdner'in yanına gider, bütün boş vakitlerini hep onunla birlikte geçirirmiş... Daima beraber yer içer, Boulogne ormanlarında kâh araba kâh atla hep beraber dolaşırlarmış.. İmparator artık o kadar kendinden geçmiş ki: Paris'in o parlak kibar âlemlerinde, hakikaten asilâne tavırları, nazikâne edâları, dilbazlığı ve dilnüvaz- lığı ile bütün yüksek sosyete hanımlarını celb ve teshir et- miş olan Çarın, artık gözleri bir şey görmez, etrafında fırıl fırıl dönüp şahane iltifatlar bekleyen o şen ve şuh muhabbet perilerini farketmez, süzüle süzüle çektikleri ah ve eninleri işitmez olmuş.. İşte, bu iki “mahbubu meczup,, böyle başbaşa geçirdik- leri, ve türlü ruhâni cizbelere tutuldukları bir gecedir ki: Güya bütün Hıristiyanlık âlemini İsa dininin insanlara vaad ve telkin ettiği saadetlere bir anda kavuşturmak, hepsini bir noktada toplamak suretiyle bütün Hırıstiyan dünyasının şükrü minnetini temin edecek bir “İttifakı Mukaddes,, akdi lüzumunu, ilhamı ilâhi kabilinden düşünmüşler, ve bunun metnini İmparator hemen kendi kalemiyle bizzat tesvit ve tebyiz edivermiş.... Dini âkideleri biribirinden ayrı biri Ortodoks öteki Ka- tolik iki İmparator ile, her ikisine de muhalif (o bir protes- tan kral arasında, din esasına dayanan böyle bir ittifakın Hıristiyan âleminde bilâkis pek gülünç bir hadise gibi te- .lâkki edilmesi ihtimaline rağmen, Avusturya İmparatoriy- le Prusya kralı bunu imzalamak mecburiyetinde kalmışlar.. ldcilnmilenni