28 Her Ay baba ve çocuklar arasında karşılıklı öyle kuvvetli bağ- ların ve münasebetlerin teessüsü lâzımdır ki, kocasının bir “boş ol,, demesile yıkılan eski aile yuvasına benzemesin. Ni- kâh ve boşanma şartlarının güçlüğü, aileye kuvvet vermek içindir. Bu güçlüğün kalkmasını istiyenler de onun bu günkü aile şartlarına uymadığını öne sürüyorlar. Bu meseleyi hu- kukçuların tetkik sahalarına bırakarak, çocukların terbiyesi bakımından, aile tesanüdünün kuvvetlenmtesine çalışmak lâ- zımgeldiğini söylemeliyim. Ana baba egoist olmayıp ta çocuklarını, ileriki kendi ce- miyetleri için mesut birer uzuv olarak yetiştirmek istedik- leri takdirde çocuklarının terbiyesine ihtimam göstermek mecburiyetindedirler; bu mecburiyeti vakıa kanun da dü- şünmüştür, ahlâk ta. Fakat ne kanun, ne de ahlâk mücerret şeyler telâkki edilemezdi. Kanunun müeyyidesini mahkeme temin ederse de âhlâkım müeyyidesi, sadece vicdanın emri- dir. Binaenaleyh çocuklarını sevmeği ve iyi terbiye etmeği vicdani bir borç telâkki etmesi lâzım gelen ana babanın, o- nun terbiyesinde hele mektebe dört elle sarılması ve öğret- mene yardımcı olması zaruridir. Bu yolda, ebeveyn cemiyetleri tşkili, ilk akla gelen Şeydir; en doğru hareket te budur. Bir anne veya babanın mektebe gidip çocuğile alâkalanması, buna karşı yüzlerce ana babanın bu işe kayıtsız bir gözle bakması hiç bir müs- bet netice vermez. Bir mektebe devam eden çocukların anâ babaları, kendi aralarında mutlaka, o mektep adına bir cemi- yet vücude getirmelidirler. Bir apartıman içinde, yan yana ve üst üste yaşadıkları halde, biribirlerinin adlarını bile bilmiyen ve öğrenmeğe lü- sum görmiyen ailelerle iki komşu evde ayni şekilde oturan aileler vardır. Eski komşuluk münasebetleri bu gün kalma- mıştır. Her aile, çok uzaktan ahbapları ziyaret ettikleri hal- de, kapı karşı komşularını, aradan yıllar geçtiği halde bile bir Ziyaret etmeğe değil, tanımağa lüzum görmüyorlar. Mek- tep arkadaşları olan bir çok çocukların ana ve babaları ara- şında bir ahbaplık teessüs edemiyor. Çocuklar, birbirlerini zi-