Pazarlesi 7 Kaba başlıklı Ulus Basımevi Çankırı caddesi Ankara Telgraf: Ulus - Ankara 'TELEFON MART Başmuharrir nn Yu ikcı 106 103 B Yazt işleri — 1062-1063 dürlüğü 1061 5 KURUŞ alame a NN bir başmakale ”Zanaatlar V» Bu başlık altında Ulus'ta yazıları - 1r okuduğumuz çifte yıldız, şu suretle #öze başlıı “Cemiyet hayatının do- ğgüşundan itibaren İnkişaf ederek şe- hirlerin, hattâ devletlerin, hayatında ehemmiyetli bir yer alan zanaatlar, fab- rika sanayiinin başlangıç tarihi olan 19 uncu asırdan beri iktisadiğ bir müca - delenia mevzuu olmuştur.” Bu satırlarda birbiri ardınca yazıl - muş “zanaatlar” ve “sanayi” sözlerini görüyoruz. Bundan soraki satırlarda da, “zanaat”, “sanat” sözlerinin birbi - rini kovalarcasına tekrarlandığı ve arı da bir de “endüstri” sözü kullanıldığı dikkati çekmektedir. Ve hatâ etmiyor - gak, çifte yıldız bu kelimeleri, zanaat, sanat, endüstri kelimelerini, başka baş- ka mandlarda kullanmaktadır. Biz makalenin başında “zanaat” sözünü gördüğümüzde yapmaya savaş- tığımız tefsir şu oldu: Makale sahibi ganğat sözünü arapça sandığı için onun yerine türkçe olduğunu işitmiş olması muhtemel olan “zanaat” sözünü kul- Janmaş olacak. Fakat makale içinde za- naatın, sangatın, endüstrinin farklı gmanâlarda alındığını görünce müte- hayyirâne durduk ve bu kelimeler üze. rinde etimolojik bir kısa inceleme yap- maya lüzum gördük. Bizim bildiğimize göre, “ranaat” okça ve kalınca, ari başka bir şey değildir. Filhakika kendine mahsus lehçeleri olan bazı mil- letler, dediğimiz gibi hafif kelimeleri, ağız doldurucu bir şekilde şişirerek te- leffuz ederler. Meselâ bizim hastağne dediğimiz yere onlar “hastalhâne” der. ler; Gümülcüne'ye, “Gümbülciğne” ; cigaraya “sıngara” derler, Bunun gibi sanğata da “zanaat" derler. Çünki an- cak onların ağzı böyle şişkin kelimeler. le dolar. Kavaf — edebiyatında da sanğat, “zanaat” tır. Ve o edebiyata göre, bu kelimenin yerinde olmadığını iddia et mek güçtür. Filhakika “kavaf işi” ince, 'temiz yapılmış bir iş olmayıp, kaba sa- ba, çürük mallardır. Fakat bu sokak okulundan arta kalan kulak dolgunluk- larını bir tarafa bırakarak, meseleyi ilim okulundan çıkan dürüst esaslara temas ettirince karşısında kalacağı- mız manzara büsbütün başka olur. İzah edelim: Zanaat, uydurma bir #özdür. Sanğat, türkçe bir kelimedi manâsı zihniğ kuvvet, hayal, tasavvu: fikir, akıl, fatanet, zekâ, hesap ile ya- pilmış iş veya bu saydığımız zihniğ va- gıflara dayanan bir surette iş yapma, Mmeşğale, faaliyet demektir. Verbiteki'- nin Altay - Aladağ Türk Lehçeleri Lü- gatinde şunları buluyoruz : Sana(ğ): düşünmek, fikir etmek; Kaile, meşgale... Sanağa - Sanaa: fikir, düşünce, his; Bgüile.. Sanaalu: akıllı, ferasetli, zeki., Pekarski'nin Yakut Dili Lugatinde aşağıdaki kelimeler vardır: Sanağ: düşünmek, hatırlamak, te- fekkür etmek, etraflı düşünmek, netice gıkarmak, devamlı düşünmek, tasarla - Mak, ariz ve amik düşünmek, teferrü - atlı düşünmek ; anlamak, idrak etmek. Sanat: düşünmeye mecbur etmek, düşünmek v. s. Şimdi şu türk kelimelerini de göz- den geçirelim: , Sanı - sanığ: fikir, hayal, tasavvur, Zihniğ kuvvet (Burhanı Katı; Türk Dili), Sanıkmak : mütalaa etmek (Rad. IV “Ozm.”). Sağanmak : hesap etmek (Tuh.) Sağınmak : tefekkür etmek, (Rad. IV *K. B., Kaz., Kir., Leb., Şor.”) _Inmemı. bir de kelimeyi, Güneş - l teorisi metodile inceleyelim * 6) (© (©) (2) Sanğat :uğ * us * C) Uğ : güneşin pi (3) Anğ : Kelimenin manasını ta- mamladı ve isimlendirdi. (4) At : Us'a, akla, zekâya, fetane- te dinamizm, faaliyet vermiştir ve ve- miııuı'm : Sanğat sözünün zihniğ kuv- vet, hususile zekâ, maharet v. &. ile alâkalı bir mana ihtiva eden, öztürkçe bir kelime olduğu itiraz götürmez sa- nıriz. Kelimenin, “temre vezninde sana o- lup işe dinür, diyenlere itirazımız yoktur, Fakat bunu söyliyenin, kelime- nin türkçe olduğunu kabul ve - itiraf etmesi şartile! Kelime arapçadır di- yüz vermeyin, Çünki bu gll k kelimesini alırlar, bilin- medik kalıplara sokarlar, insanı Se- lim kabilesi diyarındaki bir dağın üs- tüne kadar çıkarırlar. Şimdi endüstri kelimesine bakalım. Klasik kitaplar, bu kelimenin orijini ni, sarih bir surette göstermekten âcizdir. İagilizce “Vebsterz Niyu İn- terneşinil Dikşeneri,, ise, açıkça keli- menin “orijini meçhuldür”, demekte- d"lvl'umux dilinde ve diğer latin dille- de, kelimenin esas manası “el ve ir mahareti, inceliği ve zekâ,, de- (Somu 4, üncü saytada) İsmail Müştak Mayakon Dün geceki konser Ses sanatkârı Bayan Melek Tokgöz Dün gece Yeni sinemada genç sa- natkârlarımızdan Bayan Melek Tok- göz ile arkadaşları Salâhaddin Pınar ve Nobar Tekyay ilk konserlerini ver- diler, Derhal söyliyelim ki bu konse- rin zengin programı tam bir muvaffa- kıyetle tatbik edilmiştir. Salonu dol- duran güzide bir halk gerek Bayan Meleği, gerek kıymetli - bestekârları- mızdan Salahaddin ve Nobar'ı ayrı ay- fi ve uzun uzun alkışlamıştır. Bayan Meleğin mutedil jestlere re- fakat eden bir hassasiyetle nağme in- celiklerini mahirane ifade eden alto cinsinden sesinde perdeler çok temiz, entonasyonlar çok düzgündü. Genç sanatkârımıza daha geniş $a nat ufuklarında daha yüksek muvaffa- kıyetler temenni ederiz. Lord Pört Romada Akıl, fetanet, (2) Uz : oldukça geniş, görünür, Akıl, fikir, fetanet. Uğ * Us — Uğus — Us Manasını izaha ihtiyaç yok. uslu kelimeyi :Bunun tanır, DIMIZ Cenevredeki heyetimizin reisi B. Numan Menemencioğlu Negüs tekrar habeş tahtına |Bu Maslov, Hemlayn Roma, 6 (A.A.- — Romada ingiliz - italyan görüşmelerini yapacak olan İn- gilterenin Londra büyük elçisi Lord Pört bugün buzaya gelmiştir. — gawîek mi? Lord Halifaks Musolini ile Negüs arasında tayassut yapmış ! Londra, 6 (AA.) — Deyli Herald- dan sonra bugün de Sanday Kronikl, B. Musolini'nin Habeşistan — tahtınr Negüs'e vermek niyetinde bulundu- ğunu bildirmekte ve bu mesele etra- fında, aşağıdaki izahatı vermektedir: (Sonu 3. üncü sayfada) ANDIMIZDIRM Türk isteklerinden çoğunun kolaylıkla tahakkuk etmesi ihtimali üstündür Karar ittfakla alınacak Paris, 6 (A.A.) — Cenevred en Lö Tan gazetesine bildirildi- ğine göre, Hatay seçim kanunu na son şeklini verecek komite pazartesi toplanacak ve kararlarını ittifakla alacaktır. İkincikânundaki politik an rinden çoğunun kolayca tahak kuk etmesi ihtimali Kanun mandater devlet tara fından ilân edilmek üzere Ce- nevre konseyine bildirilecektir. Fransa'yı dö Tessan - ile Lag- rad temsil edecektir. Sövyet Rusyada sabotaj yapan sanayicile- rin mubakemesinde mahkeme keyeti kararını bildiriyor Sovyetlerdeki dava Zanlılar suykasd ve ihaneti itirafta devam ediyorlar Buharin kapitalist rejim kurmağa çalıştığıni mahkemede itiraf etti Moskova, 6 (A.A.) — Muhakemenin cumartesi günü celsesin. de, Sovyetler Birliğinin Berlin Besanov dinlenmiştir. Besanov ezcümle demiştir ki — 1935 de Çekoslovakyada Maslov isminde bir rus mültecisi ile temasa girdim ve görüşmelerde bulundum. ile irtibat ha- linde idi ve gerekondan gerek bul- gar, yugoslav ve polonyalı irtica te- şekküllerinden — para almakta idi. Maslov, para mukabilinde, kendi teş- kilâtını Troçkinin kontrolu altına koymayı kabul etti. Gece celsesi Mahkemenin dün akşamki celsesin- de, Rakovski'den sonra Buharin'in is- tiçvabı yapılmış ve Buharin, ilk te- şekkülünden beri, troçkistler ve sağ- cılar blokuna dahil bulunduğunu ve Ukranyanin, sahil eyaletlerin, beyaz Rusyanın ve Gürcistanın Polonya, Al- manya, Japonya ve İngiltereye terki pahasına kapitalizmi yeniden tesise çalışan bu partinin liderlerinden biri- si olduğunu itiraf etmiştir. Buharin, yalnız, parti liderlerine ve ezcümle (Sonu 3. üncü sayfada) büyük elçiliği sabık müsteşarı [_.- l Falih Rıfkı Atay hazırlamakta olduğu Unvanlı eserini bitirmiştir. Ulus okurları Tuna Kıyıları Laşma dolayısiyle türk - taleple - stündür. ATATÜRK Dün geceki konsere şeref verdiler Atatürk dün gece Yeni sinemada ser sanatkârı Bn. Melek Tokgöz ve arkadaşları Salâhaddin Pınar ve Nobar Tekyay tarafından - verilen konsere yüksek huazurlarile şeref vermişlerdir. Konserde Başbakan B. Celâl Ba- yar, Dahiliye Vekili ve Parti Genel Sekreteri B. Şükrü Kaya, Adliye Ves kili Şükrü Saracoğlu, Naha Vekili B. Ali Çetinkaya da bulunmuşlardır. Akdeniz manevraları Londra, 6 (A.A.) — Amitallık ma » kamından bildirildiğine göre, anavatan ve Akdeniz filolarının ilk manevrası 7 marttan 10 marta kadar Cebelüttarık « mn garbında yapılacaktır. İkinci manevra serisi 14 marttan 18 marta kadar devam edecektir. |İSPANYADA BÜYÜK BİR DENİZ MUHARE BESİ OLDU Cümhuriyetçi donanma Frankocuların Boleares krovazörünü batırdı İki ingiliz torpitosu batan geminin liği neşretmişti. Cumhuriyetçi donanma, bu sa 70 mil açıklarında Kanarias ve âsi kruvazörleriyle bir muharebe: Torpido muhriblerimizden - biri- nih attığı torpillerden bir tanesi, düşman filosunun ikinci hattmnı iş- gal eden kruvazöre tam isabet etmiş- tir. Bu kruvazör, ya Kanarlas ve ya- but Baleares'dir. Gemide derhal bü- yük bir infilak olmuş ve gemi yana yatmıştır. Sabaha doğru, 7 süratli tayyate, deniz muharebesinin vukua geldiği yere doğru ilerlemiştir. T: yareciler, âsi kruvazörün alevler için- de bulunduğunu - ve etrafında yedi I.;uniuin gezmekte olduğunu görmüş- lerdi |ler içinde yanan gemiye yeniden bom- balar atmışlardır. İ Millt müdafaa nazırı donanmanın siyasi komiserlerine bir telgraf gön- dererek muharebede elde ettikleri bu (Sonü J. üncü sayfada) All.hıılu Gücü binicileri dün Albay, Tekçe'nin idaresi altında bir av binişi Nmıuılfnlır. Arızalı arazide yapılan ve çok zevkli bir şekilde ce- reyan eden binişte, kurnazlığile meşhur olan av, nihayet insan zekâsına mağlüb olmuştur, Resmimiz binicilerin manialı arazide yürüyüş yapışla- mürettebatından yüz kadar adamı kurtardı, bu esnada bir ingiliz neferi öldü, üç ingiliz neferi de yaralandı Barselon, 6 (A.A.) — Millt müdafaa nezareti aşağıdaki teb- bah saat 2,22 de Pales burnunun Baleares ve Almirante Çervera ye tutuşmuştur. n e ea riinklek |Fıkra İstikbal - birliği “Cenup ve Orta Amerikan millets leri ile İspanyol milletinin mazileri bir, arkları ve dilleri müşterektir. Bü- tün bunlara rağmen bir millet halin- de değildirler. Niçin? Çünkü asıl z&« ruri olan birlik unsurundan mahrum- durlar: Müşterek istikbal! — İspanyı fırsat elinde iken, müşterek bir istik- bal programı yapmağa muvaffak ola- madı. Ne arşivler, ne hattralar, ne ced- ler, ne de “vatan”, parçalanmağa müni olmadı!" Bir ispanyol filozof ve politikacrsın nın bu sözlerini okurken, Balkan an- tantının ilk zamanlarındaki bedbinler hatırıma geldi. Oular bütün ayırtcı unsurları sayıp dökerken, asrl birleş |tirici unsuru unutuyorlardı: Müştes |rek menfant! Mazinin, dil, hâtıra ve sair nisbetlerinin ayırıcı karakterini öne sürerken, buğünkü ve yarınki müşterek menfaati vücuda getiren se- bebleri tahlil etmiyorlardı. Politikacı. lar, ekonomi ve fikir adamları topla- na kaynaşa müşterek bir istikbal pro- gramının ana hatları belirdiği ve ise tikbal iştirâki milletlerimizin şuur- larına ma) olduğu vakit, Atatürkün müjdelediği üniyonun ne kadar tabil olduğunu göreceğiz.. Yahud, görüle- cektir. Balkan gazetelerinde son çıkan ya- zılar, ilk politika edebiyatı kalıpların. dan dökülen klişelerden ne kadar farklıdırlar. Balkan antantı davâmız- da milletlerimizin tikir âlemini daha fazla alâkalandırmalıyız: Bu âlem i- çindeki srk temaslar, birlikte arayışlar ve düşünüşler, balkanlık'ın zamanımı» zın en güzel disiplinlerinden bi « lrıhııı'ıı gelmesine yardım edecek- tir. - Fatay