6 Çarıkırı caddesi Telgraf: Ulus - Ulus Basımevi Ankara Ankara TELEFON MART 1918 5 KURUŞ Başmuharrir Yazı içleti —— İdare müdürlüği Atölye Fransızca Ankara 'a 1062-1063 z 1063 ü 1061 1064 Falih Rıfkı Atay Ulus okurları için hazırlamakta olduğu Tuna Kıyıları Unvanlı eserini bitirmiştir. Macaristan silâhlarını arttı Macar başvekilinin nutku Ecnebi ismihaslar — Üçmuharririn it irazlarına cevab — “Ecnebi ismihaslar meselesi” baş- | a: Tığı altında geçen pazartesi “Ulus” ve “Cumhuriyet” gazetelerin- kisleri ertesi gün | mektc: ' de çıkan yazımın akisleri g Böyle yapıklıkkımı gönredir Kİ türk di “Akşam” gazetesinde, iki gün sonra da “Cumhuriyet” ve “Son Posta” ga- |li zetelerinde göründü. * tesi Vâ - Nü işaretiyle, diğer iki ga- zete de biri “Peyami Safa"”, ve diğeri *Bürhan Câhit” imzalariyle bu yazı- ma cevab verdiler. Benim tezim şu idi: Ecnebi ismi- haslar, aid oldukları milletlerin dilin- de yazıldıkları imlâ şekliyle değil, te- Jâffuz olunurken çıkardıkları sesleri zapteden türk konson ve vokalleriyle türkçeye geçirilmelidir. ğunun zekâsını yorup yıpratmadan 0- ma bu ismihasları en doğru ve en ko- günü | birinin yanma “okunmamalıdır,, &ll şekilleriyle alınacak olursa her mutarıza içinde bir ihtarını ilâve et- ım başka çare kalmaz; ancak i, türk edebiyatı bir manasızlık sem- bolü olmaktan kurtarılı Safa” nn — yazılarında “Peyami da dikkati çeken satırlar vardır. Bu arkadaş diyor ki: “Pek çok ismihasların nasıl okunacağını bunla- rı yazanlar bile bilmez. “Ben bu söz- den bir şey anlıyamadım. Yazanlardan maksad, o ismihasların aid oldukları dillerden başka bir dille yazr yazan- Türk çocu- |yıç mr demektir? Bir an için maksad ecnebi bu olduğunu kabul edelim; o halde bu lay yoldan okutmanın tek çaresi bu- dur. Bu husustaki kanaatimin isabe- tini bir kere daha söyledikten sonra yukarda isimlerini saydığım gazete- lerdeki mütalea ve endişelere kısaca €evab vereceğim. ... gibiler, hiç değilse, klişe olarak al- dıkları ismihaslardaki harflerin ken- di dilinde okunma kabiliyetini bilen- ler olmak icab etmez mi? Bunlar el- bette bileceklerdir ki meselâ (Cham- berlain) isminin başındaki "Ch,, biti- şik konsonları fransızcada “3” oku- Milli müdafaaya bir milyar pengu ayrıldı Bu para servet üzerinden alınacak vergiler ve dahilt istikrazla temin edilecek Budapeşte, 5 (A.A.) — Macar ajan- sı tebliğ ediyor: Başvekil Daranyi, hükümet partisinin Jördeki toplantı- sında söylediği nutukta bir milli bir- lik vücuda getirmek ve enternasyonal bolçevikliğe karşı mücadelede bulun- mak lüzumunu kaydetmiş, Macarista- nın tarihi anayasasının muhafazasını müdafaa eylemiş ve yahudi meselesi- nin de bir metod dahilinde ve kanun yollarile halledileceğini söylemiştir. Başvekil harici işlere temas ederek demiştir ki: Sovyet Rusyadaki ihanet davâlarına bakan mahkeme heyetinü eskiden alınmış bir resmi Sovyetlerdeki Rakovski muhakeme casusluk cürümlerini itiraf etti Rozen Holts bizzat Stalini öldürmek istediğini söyledi! nur; o halde bir ingiliz imlâsı olan bu bn $ habiri bildi y g ' i ; e at N Maradi i Moskova, 5 (A.A.) — “Havas Ajansının muhabiri bildiriyor BBi BZ » Bdi Bek y d a bakzi ababiyne nlliseleri gö Moskova mahkemesi esnasında Rakovski cürmünü itiraf « göyle müdafaa ediyor: “Ben faraza mütercimim. Her Hsanı da bilmem. Kitablarda, gazetelerde boyuna karı- gik imlâlı ecnebi isimlerine rastla- rım. Bir Leh, yahut bir Takandinav a- dının doğru telâffuzunu nasıl tahkik edeceğim de Türk kariine arzedece- İmL?i.ı.ıın bilmeden ve yahut bilmedi- gibir Hsanaald herhangi bir ismi- hasın nasıl telâffuz olunduğunu tah- öğrenmeden ve bu imseye verilecek Ce ütercimlikten vaz ge- iz... yahut tercüme ettiğiniz satır- İar arasında geçen herhangi bir ismi- hasın kime delâlet ettiğini tanıyıp ta- nımamakta sizce bir beis yoksa, faraza bir ingiliz başvekilinin adını türklere doğra okutup doğru telâffuz ettir. mekte pek fayda görmüyorsanız O va- kit bu adın yerine bir işaret ve me- selâ bir “V& Nü" korsunuz ve işin içinden böylelikle çıkarsınız. Ancak biz meseleyi bu kadar sathi bir cep- heden mütalca etmiyoruz; bizim fik- rimize göre, dünyayı idare eden adam ların isimlerini ve, mümkün ise, kıy- metlerini Ti gencine dağru oku- tup belletmek lâzımdır; - tezimiz bu esasa dayanmaktadır. “Va - Nü,, diyor ki: “Diğer müter- cimler aynı ismihasları başka şekiller- de tahmin ederler de yazarlarsa bu| karışıklığın önüne nasıl geçilecek?” Biz tahmin üzerine tercüme yapan bir mütercim tasavvur - edemiyoruz. 'Tercüme ettiği bir eserin veya bir Makalenlm satırları arasında rastladı- &t herhangi bir ismihasın telâffuz tar Zını bilmeden veya bunu tahkik edip Öğrenmeden onu indi bir tahmin ile Türk diline çevirmeğe kalkışan bir Mütercimin baştan aşağı hatalı bir ter Cüme yapmadığına nereden hükmede- Biliriz? Türk okuyucularının önüne Mütercimlik davâsiyle çıkanlar, tı Cüme ettikleri eserlerin metinleri gi- bi bunlarda geçen ismihasların telâf- fuz tarzlarını da bilmek ve şayet bil- Medikleri bir ismihas karşısında ka- İtlarsa bunu bilenden sorup öğren: Mek mecburiyetindedirler. Kenebi is- Mihaslarını indi ve şahsi tahminlerle Mifızlandırmağa hiç bir mütercimin hakkı yoktur. “Vâ - Nü” nun görüş Ve düşünüşüne göre ismihasları doğru telâffuz edebilmek için ecnebi dil bilmek de kâfi gelmiyecektir; o is- Mihasların kendi dillerinde nastl te- z edildiklerini işitmeğe kulağı İstinas ettirmek de lâzımdır. İemihas- tın yazılış ve okuyuşlarında sese ve Yulağa bu vazife verilince türk harf- #rinin her telâffuzu zaptedemiyeceği kkında muarızımız tarafındat ileri türülen bâtel zan da kendiliğinden ©rtadan kalkar. “Vâ - Nü” nun taraftar olduğu fi- kir, yani ecnebi ismihasların kendi dillerindeki imlâ şekilleriyle türkçe- Y€ geçirilmeleri metodu kabul edile- Cek olursa o vakit biz bu ismihasları değil, bunların klişelerini dilimize Siİrmiş oluruz. Ecnebi dillerin bir Soğunda okunuşları yazılış tarzları- Uymıyan öyle ismihaslar vardır ki T, muarızlarımızın dediği gibi, İsmail Müştak Mayakon (Somu 4. öncü sayfada) B.Komnen Balkan konseyi Macar Başvekili B. Daranyi manlarda bazı asabiyet alâmetleri gö- (Sonu 7. inci sayfada) miştir. çalışmalarını anlatıyor DalkKanların Avrupa barışı için bir tehlike olduğu zaman geçmiştir,, Dost ve müttefik Romanyanın dış işler müsteşarı B. Komnen Dün şehir stadyomunda milli küme takımları d- şında kalan kulübler arasında tertib odilen (bölge kupası) maçlarma başlanıldı. Ankara Gücü bu maç- ta Demir Çankayayı 1 — O yendi. Resmimiz, Ankara gücü kalesin: g taraftan bir oyuncunun eli değdiği için sayılma- Bükreş, $ (A-A.) — Hariciye müste- şarı B. Kommen gazetelere beyanatta bulunarak, balkanların Avrupa — barışı için bir tehlike teşkil ettiği zamanım çok şülklir geçtiğini kaydettikten sonra- demiştir ki: “— Şimdi, Balkan devletlerinin po - Nitikaar, bu devletler münasebetlerinde- ki samimilik, Balkan ahalisinin entelek- tüel ve ekonomik terakkisini temin hu- susunda dirijanların müşterek düşün - cesi ve barışım ve iyi anlaşmanın sağ- lamlaşması sayesinde bir nümune teş- kil edebilir.” B. Komtmen, Ankarada gösterilen hararetli kabulü ve modern Türkiyenin büyük şefi tarafından yaratılan ba gü- zel şehirde geçirilen dört gün içindeki samimilik havasını bilhassa akydetmiş ve bunun dört Balkan antantı devleti arasındaki bağın ne kadar sıkı olduğu- nu gösterdiğini bildirmiştir. Konferansın bu anlaşma ve birlik havasından mülhem çalışmaları, dört (Sonu 3. üncü sayfada) yanıyor ve iki bok ediyorlar. giren, fakat kar- Londrada ingiliz - alman yan bir gölden sonraki vaziyeti gösteriyor. Kaleci Kefer topu kaçırmış, Orhan boşa giden bir fırsata telâşla (gol) olmadığını İşaret İzmir'de yapılan milli küme karşılaşmasına ve bu maça aid tafsilât (7) inci sayfamızdadır, Lord Halifaks'ın Berlin ziyareti esnasında ingiliz büyük elçisi Nevil Henderson ve alman teşrifat müdüriyle beraber alınmış bir resmi Ribbentrop Londrava aidivor İngiltere - Almanya konuşmaları yakında Londrada başlıyor Berlin, 5 şembe kında , 5 (A.A.) — Siyasi mahfillerde söylendiğine göre per- günü Hitler ile Henderson arasında yapılan mülâkat ya- konuşmalarına yol açmıştır. Lord Halifaks'ın Berlini ziyare- tinden sonra bir çıkmaza girmiş olan bu konuşmaların İngiltere - Almanya münasebetlerinde bir salâh husule Ketirmesi mubtemeldir. Siyasi mahfiller bununla beraber şimdi sarfedilen gayretlerden büyük bir netice beklememek lâzım geldiği kanaatindedirler. Salâhiyetli mahfiller ise bu hu- susta pek ihtiyatlı davranmakta ve enternasyonal basının enternasyonal konuşmaların inkişafı hakkında ma- (Sonu 7. inci sayfada) Cenevrede Hatay komitesi gene toplanıyor Cenevre, 5 (A.A.) — Ha- İsveç ve Belçikalı delegeler- den mürekkeb beşler komi- tesi pazartesi günü toplana. rak mesaisine başlayacaktır. dığını söylemiş ve Piyatakof ti rafından yazılan bir mektuli Zurenef'e verdiğini ilâve etmi tir. Bu mektupta Troçki lehinde yı bulabilmek için Mançuri şimend fer hattının japonlara — satılmasındı Rakoveki bir japon kızılbaç ge sinde mühim japon şahsiyetlerind. (Sonu 7. inci sayfada) Fıkra Eğer tenkid anlaşılsa. Admerikan gazetecisinin “insanı 1: ran köpek” değil, “köpeği 1sıran İ san” havadisi aramak terbiyesi ile tiştirildiğini tektar edip dururi Bizde de meşrutiyetten beri gazeted lik terbiyesinin iki düsturu olmuştu “Ekseriyetler, memnun değildirld İmdi neşriyat ticareti yapmak İçi ekseriyetin hoşuna gitmek lâzımdı. Hattâ, eğer berkese hoş görüneci bir havadis de ele geçecek olursa, mu aksine zorlamak, bir iki nükte, kurban etmek sanatın kaidesine da muvafık düşer. Çünkü, yukarıki b kümleri tamamlayan bir üçüncü kanı at da vardır Ükseriyet, muhakelı etmesini bilmez!" Bununla türk gazeteciliğini ta: etmiş olmuyoruz. Türk gazetesi, tü! davâsına hizmet etmiştir. Hayır, tü gazeteciliğini olgunlaşmaktan alı |yan bir hastalığı teşhis ediyoruz, Bu rejimde hiç bir zaman menolu. mıyacak tenkid, hiç bir lisa; da bizim anladığımız manâya gel Tenkid, yapıcıdır; müsbettir. Tenkii eseri tamamlayan bit şeydir. Bizde ala y”dan gayri bir işe yı ramadığı zannolunan kariktür ve zah'ın dahi, milli davâlara nası) hi: met ettiğini görmek için, serbest te kid hakkı Türkiyenin binde biri dar mevcud olmayan — memleketlerdi ki, karikatür ve mizah mecmuaları bakımız. Doğrusunu isterseniz, b mesleğin olduğu gibi, gazetecilik me: leğinin de güç tarafı budur: çün meseleleri ve davâları benimseme! *l onlarla uğraşmak, onlarla ihtirasla, mak, onları sevmek ve onları ileri yül rütmek için beyin yorgunluğuna ksı Tanmak Jâzım geliyor. Eğer türk gi zetesi umumi inşe cihazı içinde fa; bİr unsur olmak şuurunu tam elde eder, kâdiselerle kendi arasındi ki münasebetleri ona göre ayar ede se, iptidai seviyeler hastalığı olan b illetten de kurtulmuş oluruz. Mütemadiyen başkalarında kusur ramak sevdası ile, gözlerimizi kend noksanlarımız üstüne çevirmeğe pel a vakit buluyoruz. - Fatay