İÇ SAHİFELERDE 3 iincüde: Musahabe: Bu iptîdasız, sonsuz âlemde kendini kaybeden bir daba bulamaz. Hüseyin Rahmi Gürpınar 5 incîde : Kahire mektublan M. Teker Pazardan pazara Server Bedi J .QrQ tSTANBUC CAĞALOGLÜ t f S3yi! 4 y j o TelgraJ 76 mektTib adresl: Cumnurtyet, tstanbul Posta fcutusu: tstantral No 248 Telelon: Basmuharrtı ve evl: 22368. Tahrlr heyetl: 24298. tdare ve matbaa fasnu 24299 2429u umhuriyet dl 0 IVIdlT Radyosu olanlar Radyo ve Sözlü ffiema kitabı çıktı. 125 kuruf RAİK Ikbal Kitabevî Ecnebi ismihaslar Yazan: İSMAÎL MÜŞTAK Ankara 5 (Telefonla) Moskova davası Rakovski meraklı ifsaata basladı İngiliz ve Japon ricalile mülâkatlar nasıl olmuş ? MAYAKON Ribentrop Londrada görüşmelere başlıyor ingiliz Alman temasları yeni bir safhaya girdi Alman mahfilleri, sarfedilen bu gayretlerden büyük netice beklenemiyeceği kanaatindedir Londra 5 8 martta buraya gelecek olan Von Rıbbentrop İngiliz ve Alman efkârı umumiyeleri arasındaki gerginlıği izale et mek üzere Başvekil ve Hariciye Nazıri le mühim müzake reler yapacaktır. matbuat tarhndan yapılan hücumlann durması gibi «mane« vî» bazı neticeler ve« rebileceğini tasriK etmektedirler. îngiltere hüku • meti her nekadalj îngiliz matbuatınaj talımat veremezse de gazetecileri mil • lî menfaat namınîj Almanyaya karşi yapılan hücumlann durması lâzım ge * leceğine ikna edebi • 1 Türk Dıli, Türk edebiyatı bir manasızlık sembolü olmaktan kurtanlabilir. «Ecnebî ismihaslar meselesi» başhğı ahında geçen pazartesi giinü «Ulus» ve «Peyami Safa» nın yazılarında da «Cumhuriyet» gazetelerinde çıkan yazıdıkkati çeken satırlar vardır. Bu arkadaş ır.m akisleri, ertesi gün «Akşam» gazetesır.de, iki gün sonra da «Cumhuriyet» ve diyor ki: «Pekçok ecnebi ismihaslann <:Son Posta» gazetelerinde göründü. nasıl okunacağını, bunları yazanlar bile <'Akşam» gazetesi, «VâNu» işaretile bılmez.» Ben, bu sözden birşey anlıyamadım. •diğer iki gazete de, biri «Peyami Safa» ve diğeri «Bürhan Cahid» imzalarile bu Yazanlardan maksad, o ismihaslann aid olduklan dıllerden başka bir dille yazı yazıma cevab verdiler. yazanlar mı demektir? Bir an için makBenim tezim şu idi: Ecnebi ismihaslar, aid oldukları milletlerin dilinde ya sad bu olduğunu kabul edelım; o halde zıldıkları imlâ şeklile değıl, telâffuz olu bu gibiler, hiç değılse, klişe olarak aldıknurken çıkardıklan sesleri zapteden ları ismihaslardaki harflerin kendı dilinde Türk konson ve vokallerile türkçeye ge okunma kabıliyetini bılenler olmak icab çirilmelidir. Türk çocuğunun zekâsmı etmez mi? Bunlar elbette bıleceklerdir ki, yorup yıpratmadan ona bu ismıhasları meselâ «Chamberlain» ısminin başındaki en doğru ve en kolay yoldan okutmanın «ch» bitişik konsonları fransızca «ş» okutek çaresi budur. Bu husustaki kanaatimin nur; o halde bir îngiliz imlâsı olan bu şekisabetini bir kere daha söyledıkten sonra li Fransız telâffuz kaidesile: «Şamberyukarıda isimlerini saydığım gazeteler layn) okumak lâzımdır; halbuki «ch» konsonlan ingilizcede «ç» deki mütalea ve endişelere kısaca cevab bitişik okunur; Türk imlâsında ise, bu biveıeceğım. tişik konsonlar hiç sada vermez. Şimdi * * * İngiliz Başvekilinin admı ingilizce imlâ VâNu, kendı noktai nazarını şöyle şekline göre «ch» bitişik konsonlarile müdafaa ediyor: yazarak Turk çocuğunun gözü önüne «Ben, faraza mütercimim. Her lisanı böyle sada vermiyen iki konson çıkarmak da bılmem. Kitablarda, gazetelerde mı doğrudur, yoksa kelimenin İngilizlerRakovski'nin bir krokisi boyuna kansık imlâlı ecnebi isimlerıne deki telâffuz tarzını belletmek için o iki Paris 5 (Hususî) Moskovadan aratlarım. Bir Leh, yahud bir ls konsonun sesini veren «ç» konsonunu ınan malumata göre, hinayeti vataniye kandinav admın doğru telâffuzunu na kullanmak mı daha doğrudur? maznunlannın muhakemesine bugün de sıl tahkık edeceğim de Türk kariine arAvusturya Başvekilinin adı, Alman devam edılmiştir. Bugünkü celsede isticzedeceğim?» imlâsile şöyle yazılır: «Schuschningg»... vab edılen Sovyetlerin eski Londra ve Lisan bilmeden ve yahud bilmediği bir ktlimenin başındaki «sch» bitişik kon Paris elçısi M. Rakovski şayanı dıkkat lisana aid herhangi bir ismihasm nasıl te sonları almancada kendine mahsus bir ifşaatta bulunmuş ve ezcümle şunları söylâffuz olunduğunu tahkık etmek yolunu sada sahibi olduklan halde bizde hiç ses emiştir: öğrenmeden ve bu külfetlere katlanma vermezler; bunu doğru telâffuzile Türk « ^ 1924 tarihinde îngiliz gizli teşdan mütercimliğe kalkışan bir kimseye çocuğuna okutup belletmek için «sch» kilâtile temas ettim. Bu esnada bir gün verilecek cevab şudur: «Mütercimlıkten yerine «ş» konsonunu kullanmak hem Londrada bir evde mühim bir şahsiyetle vazgeçiniz... Yahud tercüme ettiğiniz sa zarurî, hem de tabiidir. görüştüm. Bu zat bana bazı Sovyetler tırlar arasında geçen herhangi bir ismi«Peyami Safa» bundan sonra diyor aleyhine tekliflerde bulundu. Ingilizlerhasm kime delâlet ettiğini tanıyıp tanımaki: e temasım bir müddet inkıtaat uğradı, ınckta sircc bir l^cıs yaksa, faraza uu «İmlS vahdetının gayesı, telarruz van fakat 1937 de yeniden temaslara başla îngiliz Başvekilinin admı Türklere doğ detini temin etmek değıldir.» dım.» ru okutup, doğru telâffuz ettirmekte pek îşte, üzerinde birçok durduğum halde, Müddeîumumî Vişînskî maznundan fayda görmüyorsanız, o vakit bu adın ye ne demek istediğini anlıyamadığım bir Londrada bir evde görüştüğü şahsiyetin rine bir işaret ve meselâ, bir «VâNu» ıfade. Maamafih muanzımı nazariye peismini sormuştur. Maznun bu suale cevab korsunuz ve işin içinden böylelikle çıkar şinde koşturmıya mecbur bırakmadan tatvererek demiştir ki: sınız.» bikatta bir misalle o iddianın çürüklüğü« Bu şahsiyet Londra sosyetesinin Ancak, biz, meseleyi bu kadar sat nü isbat edeceğim: maruf şahsiyetlerinden Leydi Peçet'tir.» hî bir cepheden mütalea etmiyoruz; biElimize bir kalem ve önümüze bir kâRakovski bundan sonra, itirafatına zim fikrimize göre, dünyayı idare eden ğıd alarak Arab elifbesile «Kef», «Te», devam ederek demiştir ki: adamlann isimlerini ve mümkünse, kıy <?Lâm», «He» harflerini vokalsiz ola« İngilizlerle temasta bulunduğum metlerini Türk gencine doğru okuHıp lak yanyana yazalım ve meydana çıka sıralarda, Troçki dahi ayrıca onlarla teşbelletmek lâzımdır; tezimiz bu esasa da cak kelime şeklini okumıya çalışalım. Bu, riki mesai ediyordu. Bu hâdiselerden bir yanmaktadır. kütle midir? Kitle midir, ketele midir? sene sonra, yani 1935 yılında, Fransa Kütüle midir? Yoksa ketelehu mudur? Başvekili M. Laval'in Moskovayı ziya «VâNu» diyor ki: «Diğer mütercimler ayni ismihaslan Biz işin içinden çıkamadık. Bizim yeri reti esnasında bir Fransız gazetecisile gömizde «Peyami Safa» acaba ne yapar rüşerek M. Laval'in Fransaya Sovyetlebaşka şekillerde tahmin ederler de yazardı? Eğer imlâ vahdetinin gayesi, telâffuz ri yaklaştırmaktan menetmesi için teşeblarsa bu karışıklığm önüne nasıl geçilevahdetini temin etmek olmasaydı yazıda büslerde bulundum. Bu münasebctle cek?» vokal kullanmıya hacet kalır mıydı? tmBiz, tahmin üzerîne tercüme yapan lâda telâffuz vahdetini temin etmek za Sovyetler aleyhindeki projelerimizin tabir mutercim tasavvur edemiyoruz. Ter ruretidir ki vokallere vazife ve varlık hük hakkuku için Fransız sermayedarlar me hafıline müracaatle para teminine çalış cüme ettiği bir eserin veya bir makale münü vermiştir. Bızim tezimize göre, yutım. [Arkası Sa. 6 sütun 3 ie] nin satırları arasında rasladığı herhangi karıki kelimenin doğru okunuş tarzı tahbir ismihasm telâffuz tarzını bilmeden kık olunduktan sonra «kütle» yazılır ve veya bunu tahkık edip öğrenmeden onu hcrkes bunu öyle okur. indî bir tahminle Türk Diline çevirmeye Yoksa, ya «kitle» denilir ki yanlış kalkışan bir mütercimin baştan aşağı haolur; yahud «ketele» tarzında okunur ki talı bir tercüme yapmadığına nereden bu da rezalet olur. hükmedebıliriz? «Peyami Safa», iddiasmı isbat için, Türk okuyuculannın önüne mütercîmlik davasile çıkanlar, tercüme ettikleri yiirüdüğü yolu mumu sönmüş bir kâğıd cerlerin metinleri gıbi, bunlarda geçen is fenerle aydınlatmak kabılinden bir misal mihasların telâffuz tarzlannı da bılmek getiriyor ve: Budapeşte 5 G ı « Gördün mü kelimesinî, doğru ve şayed bilmedıkleri bir ismihas karşıyor'da söylediği smda kalırlarsa bunu bilenden sorup öğ yazıldığı halde bile, «gordun mu» tar bir nutukta Daranyi renmek mecburiyetindedırler. Ecnebi is zında okutan lehçe ve şıve farklan her demiştir ki: mıhaslarmı indî ve şahsî tahminlerle lâ millette vardır» diyor. « Gelecek beş Yanılıyorsunuz azizim! «Gördün fızlandırmağa hiçbir mütercimin hakkı sene zarfında memyoktur. «VâNu» nun görüş ve düşünü mü?» şeklinde bir yazıyı «gordun mu?» leketin millî mü şüne göre, ismihaslan doğru telâffuz ede diye okumak hatasına, ilkmektebin ilk sı dafaasını lakviye etbilmek için ecnebi dıl bilmek de kâfi nıfmda henüz altıncı ayını yaşamakta o mek üzere Macar gelmiyecektir; o ismihaslarm kendi dille lan bir Türk çocuğu bile dıişmez. hükumeti bir milyar Görüyorum ki, uzakları aydınlatmak pengü sarfedecek nnde nasıl telâffuz edıldıklerini işitmeğe kulağı istinas ettirmek de lâzımdır. Is şöyle dursun, bazan gözlüğün önündeki tir. Bu meblâğ serrüihaslarm yazılış ve okunuşlarmda sese mesafenin sakladığı hakikatleri bile doğ vet üzerine kona M. Daranyi ve kulağa bu vazife verilince, Türk harf ru dürüst seçebılmek için fenerin mumu cak bir vergi ve dahilî bir istikrazla temin lerinin her telâffuzu zaptedemiyeceği rıu canlandırmıya ihtiyac vardır. edılecektir. «Peyami Safa» nın bir cümlesini ayhakkmda muanzımız tarafmdan ileri süServet vergisi herşeyden evvel bankarülen batıl zanlar da kendiliğinden orta nen alıyorum: «Ecnebi ismihasları kendi ları ve endüstriyı istıhdaf edecektir.» inılâmızla yazmağa taraftar olanlar, bu dan kalkar. Haricî siyasetten bahseden Daranyi kelimeleri halkımızın doğru okuyamıya Macaristanın îtalya, Avusturya ve Al «VâNu» nun taraftar olduğu fikir, yani ecnebi ismihaslann kendı dillerinde cağını pek haklı bir delil ve müşahede manya ile dostane münasebetlerini takki imlâ şekillerile türkçeye geçirilmesi olarak öne sürerler.» îşte çok yerinde bir viye ettiğini söylemiştir. Macaristan Pometodu kabul edilecek olursa o vakit biz söz ve fikir: lonyaya samimî bir dostlukla bağlıdır ve 3jC 3JS 3j» Söylendiğine göre Nevil Henderson ile Führer arasındaki görüşmeler İngiltere le Almanyanın daha bilir. I iyi bir şekilde anlaşmalannı temınen sarVon Ribbentrofl fedilecek gayretlere burada ancak 48 sa* yeni bir yol hazır at kalabilecek ve ge* lamaktadır. lecek hafta sonun * Fon Ribentrob ve vaktile Londra sefiri iken Bugingam Kabine gelecek da Berline dönmül sarayına arabasile girerken çarşamba günkü bulunacaktır. toplantısında Hitler'le Henderson arasmSalâhiyettar mahfiller, bu görüşmele Lord Pert Romaya hareket etti daki mülâkatın neticelerini tetkik edecek rin ingiliz Alman müzakerelerinin kat'î Londra 5 (Hususî) Roma elçisî ve Von Ribbentrop ile yakında yapıla surette açılmıs olduğu manasmı tazam Lord Pert bugün Romaya hareket et * cak görüşmeleri hazırlıyacaktır. mun etmediğini kaydetmekte ve meselâ mıştır. \Arkas\ Sa. 8 sütun 4 te\ Vanda yapılacak Doğu Ünîversitesi Maarif Vekili mütehassıs bir heyetle yakında tetkikata çıkacak Ankara kararlarındaki kudretin mahiyeti M. Komnen mühim beyanatta bulundu «Balkan Antantı devletleri kendi işlerine başkalarının müdahalesine müsamaha etmiyeceklerdir» Bükreş 5 Hariciye Müsteşan M. Komnen matbuata beyanatta bulunarak, Balkanların Avrupa barışı için bir tehlıke teşkil ettiği zamanm çok şükür geçtiğini kaydettikten sonra demiştir ki: « Şimdi, Balkan devletlerinin po litikası, bu devletler münasebetlerindeki samimilik, Balkan ahalisinin entellektüel ve ekonomik terakkisini temin hususunda dirijanların müşterek düşüncesi ve banşın ve iyi anlaşmanın tarsini sayesinde bir nümune teşkil edebilir.» ki samimilik havasmı bilhassa kaydetmij ve bunun dört Balkan Antantı devleti &rasındaki bağın nekadar sıkı olduğumj gösterdığini bildirmiştir. «Konferansm bu anlaşma ve birlilç havasmdan mülhem mesaisi, dört devle* tin, her bir devletin coğrafî ve polrtik va« ziyetinden doğan hususî menfaatini göz» önünde tutan müşterek menfaatini terkifc? eden müttefik kararlara zorluksuz vara • bilmiştir. Son tebliğ, verilen kararlan«| âyinesidir.» j| Macaristanın millî müdafaa hazırlıgı Maarif Vekili Saffet Arıkan Ankara 5 (Telefonla) Maarif Vekili Saffet Arıkan Vanda tesis edilecek üniversite için tetkiklerde bulunmak üzere yakında Vana gidecektir. [Arkast Sa. 8 sutun 8 do] M. Komnen, Ankarada gösterilen haM. Komnen bundan sonra RomanyJ raretli kabulü ve modern Türkiyenin halkmı bilhassa alâkadar eden aşağıdajı Büyük Şefi tarafmdan yaratılan bu gü ki üç noktaya işaret etmiştir: j zel sehirde geçirilen dört gün zarfındalArkası Sa. 8 sutun 5 tej ] IIIIIIIIIIIIIIIlllllllllllllllllllll Başvekil yeni plân için vergi konacağını söyledi Kendi kendimizi tenkid: Naziler, Avusturyayı içinden fethediyorlar 27 martta muhtelif yerlerde nümayişler yapılacak A\oısturya marşından sonra Alman marşı söylenebilecek i'MiıııııııiıııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııllııııııııııııllııııııııııııın ıııııırıııııııııı ıııııııııuııınııııııııınıun^t, Kelepçe! Yolunuz arasıra Babıâliye, Vilâye't binası dvanna, Sultanahmede düşüyorsa mutldka tesadüf etmişsinizdir: Buralardan günde birkaç nöbet elleri kelepçeli adamlar geçer. Ortastnda yürüdükleri iki jandarmanın, durmıyan, adımlarına ayak uydurmak mecburi yetinde olduklanndan hiçbir yerde onlardan geri kalamazlar. Gözlerinin ba zan geçici sokak manzaralarına tdkıldığı olur: Güzel bir vitrin, yeni bir kahve, bir lokanta, belki de zaman zaman bir eski aşina yüzü. Bütün bunlara ihtimal tevakkuftan •memnuiyetin arttırdığı bir gıpta ile bakarlar ve zaruri yürüyüşlerine devam, ederken gözlerini onlardan imkân dahilinde en geç ayırabilmek için başlarmı kabil olduğu kadar geriye çevirirler. Bu adamlar kimdir'> Bümezsiniz. Katil mi, hırsız mı, haydud mu? Belki. Fakat bunlar mahkemeye gidiyorlar. Binaenaleyh henüz maznundurlar. Yani yann masum çıkmalan dahi ihtimal dıştnda olmıyan şeyler. Kaldı ki cürümleri sabit dlanlan bile ellerine kelepçe takıp hür insanların arasında dolaştırmak bugünkü medeniyete uymıyan bir şeydir. ** bu ismihaslan değil, bunlann klişelerini dilimize geçirmiş oluruz. Ecnebi dillerin bir çoğur.da okunuşlan, yazılış tarzlarına uymıyan oyle ismihaslar vardır ki, bunlar, muarızlarımızın dediği gibi, aslî şekillerile alınacak olursa, her birinin yanma muterize içinde bir «okunmamalıdır» ihtannı ilâve etmekten başka çare kalmaz; ancak, böyle yapıldıktan sonradır ki, Mademki, müşahede ve delilimizde pek haklı olduğumuz kabul ediliyor ve mademki halkımıza ecnebi ismihaslan doğru okutup belletmekte hepimiz müttefikiz. O halde davamızm da haklı olduğunu teslim etmek, hakşinaslık icabı değil midir? İsmail Müştak MAYAKON lArkast Sa. 8 sütun 5 te\ ekalliyetlerin himayesini müessir bir şekilde temin etmeleri şartile Küçük îti lâf devletlerile münasebetlerine normal bir sekil vermeğe her an hazırdır. Daranyi, Macaristanın silâhlanma programmı ilân ettiği için, bu sefer Maca ristanm silâhlanma hususunda müsavi haklara malik bulunmasmı taleb etme miştir. .(a.a.). Viyana 5 Linzde 6 şubatta bir <Almanlık günü» tertib etmekten menedilen naziler 27 martta Avus turyanın muhtelif noktalarmda buna benzer nümayişlar yapmaŞa hazırlan maktadırlar. Hükumet ma kamları tarafmdan verilen bir karar mucibince maka mat nezdinde Hitler selâmı vermek Avusturya Dahiliye Nazıri Seys Inkar ve Avusturya marHitler'le mülâkat esnasında şmm ilk parçalan söylenmeden Alman marşını söylemek Diyet meclisinde yukan Avusturya» yasaktır. dan bahseden vali Glaysner halkı da « Horst Vessel türküsü menedilmiştir. Vatanperverler cephesi Avusturya hilî sulhu temin etmeğe davet etmiştiı% devlet bayrağına gamalı haçın ilâvesi Diyet meclisi Başvekile bir telgraf gön« meslesi münakaşa edıldığini tekzib et dererek kendisine muzahir olacağınH mektedir. bildirmiştir. (a.a.)