guktan tit- ir parçala- :sle nafile anda dos- le yere çal- tevazu ile utulan şap- ediyordum. sarılmıştı. meşhur Mi- Maymun da bir ülster ara sıra her inden kayıp ar dışarda rlu odamdai azırlıklarınağ k üzere ev yere çıkmaj gün yılbaj yin: bitmeli du, Bermuj evki etmiş ıyılarını ariğ u kör, topaf akiki o kuğ daha vardi i ve soğuğul u ötede başi Mahut esi zessürle tani Edebiyat ve Sanat 119 a a e e e Ve Yyejl9) Hemen yanına gitmek istedim. Fakat anlatamıyacağım bir tereddüt, beni yerimde mıhladı. Kızardığımı hissetmiş- tüm. Bu aralık, gelip geçenlerden bazılarının durup para çıkarır gibi bir vaziyet aldıklarını, fakat ihtiyarın şapkasına bir tek paranın bile düşmediğini görüyordum. Meydan yavaş yavaş boşanıyordu ve dilenciler mütevazı kazançlarile birer, ikişer çekilip gidiyorlardı. Nihayet küçük bir kızcağız, ya- nında matem elbisesi giymiş bir adamla beraber kiliseden çıktı, eliyle ihtiyarı o göstererek ona doğru koştu. ve şapkasına gümüş bir para bırakıverdi. İhtiyar hürmetkâ- rane bir tavırla başını eğdi. Bu manzara beni o kadar mem- nun etmişti ki içimden bu âlicenap kızı tebrik ediyordum. Dostum bu kiymetli sadakayı kırmızı mendiline ihti- mamla sardı ve laternayı taşır gibi sırimı kamburlaştırarak yola düzüldü. O sabah, tesadüfen işim yoktu. Öğleden ev- vel ufak bir gezinti bana hastane muhitini unutturur diye düşünerek, nehrin öbür kenarından ihtiyarı takip etmeğe başladım. Bir iki defa ona yetiştim ve bir ara omuzuna do- kunup (Buongiurno don Gaetano) diye seslenecek oldum. Fakat bilmem neden, son dakikada bundan cayarak önüme geçmesine yol verdim. Dondurucu bir rüzgâra karşı yürüyorduk. Ben kürklü paltomun içine gömülmüştüm. Birdenbire kendi kendime sordum: Neden ben bu kürklü rahat palto içindeyim de ö- nümden giden adamın sırtında eski püskü, incecik bir ceket bulunsun? Neden ben sıcak ve konforlu odamda rahat ede- yim de, o, bir ekmek parçası için, bütün gün sokakları dolaş- sn ve akşamları sefil höcresinde, soğuk geceye karşı hima- yesiz bir halde, yarınki hayat mücadelesine başlamak için İhtiyardan utanıyordum. Daha doğrusu, hayatın bana karşı gösterdiği lütfa mukabil ona göstermiş olduğu şiddet- ten utanıyordum. Ben bunları düşünürken ihtiyar bir vitri- mi Ena m e iyii iy Bi yi Al? pa av Sk ne üni J ie Be Kl i <i İle Ne er