102 Her Ay hiç bir şey artık açamez olur.. Sonra kucakta yatağa gidiş.. İlikli fotinlerin ayaktan çıkarılmasi.... Fakat “gece,, ne biçim şeydir?. Ben onu hiç bir vakit görmedim. Ben daima deliksiz bir uyku uyurdum.. Gece, benim için, bir saniye çabukluğile geçip giderdi.. Gözümü açar ve kapardım.. İşte gece de bu arada uçup giderdi.. Ben kaç defa uyumamağa, boş çorabın dolacağı o anı beklemeğe çalıştım.. Hattâ bir defasında gece yarısı uyan- mıştım.. O zaman gördüğüm şeyler: Boş ve korkunç bir oda, duvarlarda esmer buketler halinde kâğıt kaplamalar, ve ce- vizden komodinin üzerindeki kırmızımtırak idare lâmbasın- dan ibaretti.. “ “Onlar,, evde yoktular.. Çorabımı elledim. Boştu. Çe- nemi yastığa güçlükle değdirebildim ve artık yine sabah ol- muştu. Acele ile yerimden fırladım.. “Onlar,, daha karyolalarında yatıyorlardı. Uyuyorlar— dı.. Fakat bana öyle geldi ki annem çekik ve parlak, siyah ve meraklı bir tek gözile beni süzüyordu.. babam, uykusunda gülümsüyor, hattâ kahkahasını koyuvermek için kendini zor— luyor gibi idi. Büyük bir huzursuzluk içinde çoraba uzandım. “O,, orada idi. Hayret!. “onu,, oraya ne zaman koymuşlardı?. Çorabın içinden büyük, hafif bir bomba çıkardım. Gü- müşlü kâğıdını tamamen açmağa vakit bulmadan onu kır- dım. Bombanın tam ortasından, kalaylı kâğıtlara sarılı ufak tundanlar çıktı.. Bir anda bütün ellerim tiyatro çikolatasına bulaştı.. Bir defasında, annemle babam, her zamankinden daha erken gitmeğe davrandılar.. “Ders,, diye kulağıma yeni bir kelime çalındı. Onlar derse gidiyorlardı. Bu sıkıcı “ders,, ke- limesi daha o dakika hoşuma gitmemişti. Sabahleyin çorabın içinde çikolata bombasını bulma- dım.. Çorabın içinde iki galeta sallanıyordu. Ben onları der- hal tanıdım. Bunlar bizim büfenin galetaları idi.