112 Her Ay “nekropolü,, telâkki edenler, “müze nasıl yaşar,, diye sorup hayret edeceklerdir. Müzenin bilhassa modern devirde, yaşıyan, canlı bir unsur olarak sosyal hayatta faal bir rol oynıyan bir müessese . olması lâzımdır. Bu telâkki çok yenidir. Henüz pek yakın bir düne kadar müzeler, birer mabed veya mezarlık, şahe- ser ziyaretgâhları gibi, arasıra gezilen, abus yüzlü yerlerdi. Hayatın, fertler için, bugünkü kadar dinamik, bugünkü kadar her cephesi dolu olmadığı devirlerde müzeler, hare- ketsiz rollerini ifa ederlerdi. Fakat şartlarını, insanlara gü- zelliğin seyrine vakit bırakmıyacak kadar güçleştiren mo- dern hayat, müzeleri, ancak birer turist ziyaretgâhı olmak tehlikesine düşürmüştür. Bu, yeni hayatın bir tezahürü olduğu kadar, eski mü- ze mefhumunun artık değiştirilmesi lâzım geldiğini gösteren bir emare teşkil etmektedir. Bugün Fransanın hemen hemen bütün belli başlı müze ve daimi sergilerinde yapılmakta olan yenilikler bize bu hu- susta, yol gösterecek mahiyettedir. Fransızlar, evvelâ meş- hur Louvre müzesini yeni baştan tanzim etmekle işe başladı- lar. Levhaların, heykellerin açılış ve konuş şekilleri yenileş- tirildi. Müzenin bilhassa Mısır ve Yunan heykeltraşlığı kısım- larında yapılan gizli elektrik tertibatı sayesinde müze hafta- nın muayyen gecelerinde halka açık bulunduruldu. Muhafa- zakârların şiddetli protestolarına rağmen görüldü ki, eser- lerin bariz taraflarını aydınlatan elektrik ziyası, onlara, u- mulmadık bir güzellik ve bir cazibe veriyordu. Bundan sonra Luksemburg Petit - Palais ve Jeu de Paume gibi müze ve galerilerde muhtelif üstadların sergile- ri tertip edildi. Arkeoloji müzeleri de bu harekete ayak uy- durarak, bir çok tarih sergileri vücude getirdiler. Bu arada halkı müzelere celbedecek birçok neşriyat, birçok propa- ganda yapmaktan geri durulmadı.