daima onun elinde yeban kaldı ve iptidatleşti Bizim millelimizin bütün tarihi bu bozkırlar ve yaylalarlık mücadelemizin tarihinden ibarettir. de- nilebilir. Bu bozkırı islediğimis, hu çorak toprağı suladığımız, bu vadiler. de çayırlar, buğlar yeşeritiğimiz ve bozkırlurın bir. ucundan bir ucuna yollar açtığımız kervanlar işlettiğimiz zaman bu ası anamız dâima bixe .bo'ı'un eğmiş ve hağlı kalmıştır. Fakat bu kanallar kurudu mu, bu tarla- Inr- sarardı mı, bu bağlar, oayırlar yabunileşip bu vollar köreldi mi, derhal bozkırlar ve yaylalar anamız da kurudür ve evlâdını yiyen hir dev gibi maddemizin, ahlâkımızın, neslimizin, hulâsa hbisim İçin aziz olan bütün esevherlerimizin üzerine cçullanır. Akdenizden Sarıdenize kadar milyonlar- ca İnsan kaynaşan, medenivyet, san'nt küllür kavnuğı olun ucsuz bucak- sız yaylaların, hozkırların üstünde derhual bir takım dafğılmış ve kopmutuş avare çohan kafileleri dolaşmafğa başlar. Nu dağılış bir tabii Afet ile ml olur, bu barçalanış bir hain düşman elile mij basmnıza sarılır, bozkır işçin bunun ehemmiyeti yoktur. O derhal medeniyet harabelerini, kum selle- ri altına alır ve yol izlerini bir nesilde kaybeder. Ondan go0nra bakar« gınız ki bozkırlar ve yaylalar bizi, ya su cınlak derenin kenarında, ya su çorak dağın yamıscında tulam bulam yakalamışdır. Şehir mi ulur, köy mü olur, fakirliğin, duygusuzluğun hulâsa düşkünlüğün çamurunu — sal- mıştır, Arlık biz kendi kendimizi blile tanıvamayvır. Bir avuc buğday karurgası, bir lânetleme tarla purçası, bir novuz eşek üstunde butün mücudelemiz düzümlenmiş gibidir. Fakat bu yaylalar ve horzkırlar saltanatına hir defa İsyan ettiniz mi. © derhal siner ve teslim olur, Su arıklarını acın, vadIleri isleyin, bozuk hay- van yerini iyi hayvan noslinc, bozuk bobum yerini iyi Ltohtmüu ve bu cp lak güneş yerini ağneo güölçesine versin. Merhal mansara derisir. Küyler kalabalıklakır, insanlar gellsir, ahlâk düseliy ve Türk milletinin sayısır uyanıslarından biri daha başlar, Yaban'daki Salih afa kötü, Emine duv- gusur ve Kerim cavus müratdir. Cünkü hu Ahmel Celâlde temsil olunan Türk münevyerinin; Salih ağa, Kerim cıyus ve Eminede temsil olunan bu Türk köylüsünü, bu stepin ortasına terkedin gittiği zündenberi, bu za- vallı köylü bu stepe neslinin güzelliğini, duygusunun inçeliğini bulâsa maddesini ve ahlâkmı vermis, fakal, yine onu doyuramamıştır. Bu ma- cerada Ahımet Colülin düşmanı bu duygusuz köylülük değil (D, bilükis hem Ahmet Celâlin hem bu köylülüğün düşmünı bu ası tabiattır!. (1) Burada ben hatp malülü Ahmet Calâ! yapyalmızım. Bunun sebehi? Bunun sebebi, Türk müneyvyeri, vine sensin! Bu viran ülke ve bu yoksul insan kütlesi için ne yapan? Yıllarca, yüz yularca onun kanın: cmdik- Den ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra simidi de ge- p ondan tiksinmes hakkını kendinde buluyorsun. Ansdaolu halkınm bir ruhu vardı, nüluz edemedin, Bir kafası vardı, aydınlatamadın., Bir sücu- dü vyardı, besliyemedin. onu bahtın, cehlin ve yoksulluğun eline bırak- B6