Çünkü, bizzat kapitalist nizamın inkişafı, sınıf farklılığını, mil- let farklılığına tâbi kılmıştır. Yani kapitalizmin -Marx'a gö- ye- motörü mahiyetinde olan sınıf farklılığı, millet farklılığın - dan kuvvet alarak işliyebilmiştir. O halde, sınıf davası, müstakil değil, tâbi bir âmildir. İllet de- ğil, netice dir. Bunun en iyi ve en yakın misalini Almanya'da görüyoruz: kolonilerinden yani millet Farklılığmı istismardan mahrum bı - ryakılan, gerek tamirat, gerksc hususi borçlarile beynelmilel fi- nans âleminc bağlanmıs olan, bu itibarla müstakil ve müteaddi değil, bizzat tâbi ve passif bir iktisat bünyesine malik bulunan harpsonu Almanyu'sında, smıf farklılığından doğma sınıf mü- cadelesi tamamile soysuzlaşmış ve artık siyasi bir faktör olarak ehemmiyetini kaybetmiştir. Hitler hareketinin en mühim mânası, bu hakikatı açığa vur- muş olmasıdır. İmdi, bize göre, cihan huhranı, -ctrafında yapılan binbir izaha ve ortadan kalkması için alınan binbir tedbire ragmen, dört se- nedir dipdiri yaşıyan ve gittikçe acarlaşan bu yedi canlı haki kat- millet farklılığının tasfiyesi hareketinin bir neticesidir. Millet farklılığınım cihan mikyasında tasfiyesi hareketinin adı - na da «millt kurtuluş hareketleriz diyoruz. Nasıl oluyor da, milli kurtuluş hareketleri, bugünkü buhranın bir illeti oluyor? Ş Bunu araştıralım. ğ Buhranlar, istihsal vasıtlaarı sanayiile istihlâk emtaası sanayi- indeki sermaye nitbetsizliğinden doğar. Kapitalizm, şimdiye kadar devrevi bir surette maruz kaldığı buhranları iki tarzda yenebilmistir: Yeni pazarlar bulmak, ye- ni teknik inkılâpları yapmak. Yeni pazarlar bulmak demek, istihlâk emtaasına yeni sürüm sa- haları temin etmek, yani istiklâk emtaası sanayiinin genişleme- si demektir. İstihlâk emtaası sanayiinin genişlemesi ise, istihsal vasttaları sanayiinin genişlemesine bağlıdır. Yeni pazarlar bulmak demek aynı zamanda, demiryolu, liman inşası, elektrik santralı, tramvay, havagazı, su tesisatı, maden 19