Lâyikiz; fakat henüz mistiklikten kurtulmuş ve cemiyet mese- lelerini spritüalist görüşün haricine çıkarabilmiş değiliz. Hâ- lâ, allahsız adam, karkunç ve kızıl bir şey!. İnkılâpçıyız; fakat «İnkılâp içindeyiz.. İnkılâp durmadı..» di- yenlere bakmıyoruz, ve çömez fenerine benziyenlere durendiş diyoruz. Devletçiyiz; fakat, devletin inkılâp ve istikbal için cemiyetin her müessesesindeki müdahalesine hiç bir itiraz hile duyulmaz- ken, iktisat müessesesinc müdahalenin, ferdin mukaddes hür- riyetine tecavüz olunduğunu bağırmak günlük işlerden.. Bu vas- Im, bizi Moskova veya Roma'ya götürecegi nakaratını her za- man dinlemiyor muyuz? Halkçıyız; fakat bir mektep müessesesinde, çocuk veliliği vaa- fında bile demokratlaşamıyoruz.. Köylünün efendiliğindeki ma- nayı anlıyanlar kaç kişi acaha? Mümnevver - Halk uçurumu, Ya- kup'un kitabındakinden bir santim bile daralmış değildir. Ana prensipler karşısındaki bu ayarsızlık ta, bizim, milli ter - biye, milli iktisat, milli san'at... işlerini başarmamıza müsaade eder mi? Türk cemiyeti, bir inkılâp içindedir; demek ki, aşiret, kavm, ümmet devirlerinden artık ne varsa, hepsini tamamen bıraka- rak, elbirliği ile «millete merhalesine varan bir hareket halin- dedir. Bu, milli kurtuluş davamızın zatında mündemiç zarurel- lerden biridir. Zira, ne konargöçerliğin toprağa bağsızlık şek - linde tecelli eden tezahürü, ne kavm duygusunun hakan desta- nı, ne de ümmet düşünüşünün kafaları düne başlıyan karartısı, bütünlük vasıfları değildir. Bütünlük vasıflarını kazanmamış bir cemiyet ise, «millet» tarifine uymıyan, hattâ kuru bir ka- labalıktır. Böyle bir kalabalığın, davamızla irtibatı bile yok - tur. Biz, cihan mikyasında bir öncülük davasındayız; bunun ya- pısı, hiç bir ferdi bile aykırı olmıyan bir millet temeline daya- nır. Milletleşmek; ne Tanzimat'ın, ne de Meşrutiyet'in becerebile- ceği küçük işlerden değildi. Bu cihanlık hamle için, peyk hare- ketleri değil, cihanşümul, tek ve örnek bir inkılâp gerekti. Türk 5U