eSakarya muharebesinden sonra düşman aorduları, Haymana, Mihalıçcık ve Siyrihisar huvalisini yer yer taş yığınlarile ürtülü ısgız ve engin hir vi- rane halindes bırakıp çekiliyor. «Garp cephesi kumandanlığının gönderdi- ği tetkiki mezalim heyeli 0 viranelerde Luşlar ultanda kömürleşmiş insan kemiklerini araşltarırken bu kitabi (1İ) teşkil eden yayıları, ortusundan yır- talmış ve kenurları yanmış bir defter halinde buluyar.» Katliamdan arla kulan Koylüler, bu defterin sahibini Lanıyaorlar, O iki üç yıl bu kövde oturmuş İstanbullu bir mulül zabittir, Son felâket gününe kadar burada olduğunu hbatırlıyorlur, Takut sonra ne olduğunu bilmiyor: lar. Tetkiki mezalim hevetl azasından biri bu lıkaydiliğe şaşıyor: — Nusil olur! diyor, nasıl olur! İnsan yıllarca beraber yaşadığı bir kimse- nin ne olduğunu, nereye gittiğini bilemez mi", Köylüler küskün bir Lavurla omuzlarını kaldırıp uzaklaşıyorlar. Yalnız iç- lerinden biri, yuşı belirsix küuçük ve sıska bir adam döünüyar: — Dece! Sizin gibi Yabanın birl idi! diyor, İşte Yaban bu katllam günü ortadan kaybolmuş İstanbullu harp malülü- nün, Ferit Celâl Puşunın oğlu Ahmel Celâlin hu köydeki bir kaç yıllık öm- rünün ruznamesidir. Ummmi harp mağlübivetle bitince Ahmet Celâl İstanbula dönmüstür. Fa- kat eenebi işgali İstanbulda boğucu bir hava yaralmış ve bir kolunu va- tan müdafaasmda kaybeden bu genç zablt daha Iİsbtınbuk: ayak bastığı gün bu kolsusluğunu, âdeta affolunmaz bir suçun örlülcmez nişanesi gibi saklamağa, iİnsaun içine çıkamıyacak ve bir köğede büzülüp çürüyecek bir hale gelmiştir. Fakul hu sırada neferi Mehmet Ali efendisini bırakmıyor: — Kalk gidelim efendi! diyor. Seni bizim köye götüreyim. Burnlardu seril sefil olur gidoersin! Mehmot Alinin köyü orta Anadolu yavylasındı. çorak çıplak bir istep köyü- dür. Mehmet Ali daha köye ayak baslığı gün diğer köylülerden biri olu- yor ve onlara karışıyor. Ahmet Celâl isc bütün köylüler için sadece bir «Yaban (2)4 dır! Artık hayatı, bu kurak çükle, bu katık yer arasında kuy- bolmuş bu kara i&tep köyü, bu bir avuç İstep insanı, ve hasık bir yer oda- ga içinde geçeceklir.. Fuknt işte romun da asıl bundan sonra başlıyor. Vakıs bu roman BESSİZ, hareketsir ve vak'asızdır. Bülün maceralar bu köyün içinde eereyan edi- yor. Fakat bu maceralar içinde biz hattâ köyün İsmini bil üğrenemeyiz, Sahneye gıkan şahıslarm isimleri hnttâ yurım düzüneyi zor aşar! Kendisi kuru toprağın bir parçasını andıran ve kollarile bacakları bu tap- ()) Yani *Yabansı. (2) Yaban — Yabancı, küyden olmuyan ve kendilerinden olmiyan 83