Uğurluyın (18) can alduğun duymaz idim, Dükmesi (19) büyük bizim dağlarımız olur, Ol dağlarımızda bhağlarımız olur; Ol bağların kara salkımları üzüm olur; Ol üzümü sıkarlar, al şarabı olur; Ol şarıplan içen üserük olur. Şarapklır içtim, duymudım; Ne söyledim, bilmedim Beylikten usanmadım. Yiğitliğe doymadım. Canım alma, Azrail, medet! Dedi. ÂAzrail eyder: — Mere deli kuvat, mana ne yalvarırsın? Allahü Taalüya yulvar! Menlim de elimda ne var? Ben dahi bir yumuş (20) ağlanıyımı! dedi, Deli Dumrul evder: — Ya pes can veren, can alan Allahü Tanlâ mıdır? — Beli, oldur! dedi. Döndü Azraile: — Ya pes sen ne eylemeklü kadasın? Sen aradan cekil, Men Allıhü Tualâ ile haberleşeyim! dedi. Deli Dumrul burada söylemis, Görelim, Ianım, ne sâylemiş? eyder: Yücelerden yücesin! Kimse bilmez nicesin! Gürklü Tanrı! Nice cahiller seni gükte urar, yarde ister; Sen hot müminler gönlündesin! Dalm duran cebbar Tatrrı! Baki kalan settar Tunrı! Menim canımı olur İsem sen algıl! Azrâile almaza komakil! (211 Dedi. TiSİ «Uğurlamak>, çalmaktır. rUğurlayını hirsızcasına, çalarak, belli etimeden yerine kullanılmış. k Oö) Hu edökmer veya <«dükmes> nin kaynağı belli değildir (801 «Yumuş» vazife manasmadır. Azrsil kendinin de bir vazife adamı oldu- Runu anlatmak istiyor. (21) Bu gilrin fik iki masraz tanti İnanının ne canlı bir anlalışı! sÖürklür sev- gill manasına, bu hikâyelerde çok geçer. Tanmyı tavsif eden sözlerde islâmni Ltekirim izleri belli. T4