1 Haziran 1933 Tarihli Kadro Dergisi Sayfa 27

1 Haziran 1933 tarihli Kadro Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kastımız, Devletin «içtimai» bünyasidir. Devleti bir şahsiyeti hu- kukiye yapan daha doğrusu Devleti Devlet yapan nedir? Devlet hangi içtimai münasebetlerin mahsulüdür ve hangi münasebet - ler sayesinde yaşıyor?7. Devlet cemiyette menfaat farklılasmalarının doğmasile teessüs etmiştir. Cemiyetin birbirine zıt menfaat gruplarına ayrıldığı yerlerde Davlet, bir iktidar cihazı halinde muayyen menfaatların hâmili ve mümessili olarak sahneye çıkıyor. İçtimai tezatların vücut bulmadığı devirlerde Devlet müessesesine de tesadül ede- miyoruz. Binaenaleyh Devlet, içtimai menfaat ayrılıklarının bir muhassalasıdır ve bu ayrılıklar sayesinde yaşamaktadır. Fakat bu telâkkimizle hiç bir zaman «Duguit» nin «idare edenlerle ida- re olunanlar» tezadını kastetmiş olmıyoruz. «Duguit» Devlet de- yince bir siyasi tefriki, yani idare edenlerle idare edilenler ara- sındaki münasebeti, tabiri diğerle bir nüfuz ve iktidarı siyasi ta- sıyan her hangi bir heyeti anlıyor. Bu büöyle olmakla beraber idare edenlerle idarc ulunanların bulunduğu her cemiyette Devle- tin teessüs eltmiş olması lâzım gelmezki... Meselâ patriarhal ce- miyette ailede pafer familyas, «Duguit» nin iddia ettiğzi gibi Dev- letin ilk mümessili ve reisi değildir ki... İptidai kommünlerde (Gentil - Markverfassurıg) idare edenlerle idare olunanlar bu - lunduğu halde Devlet yoktu. Çünkü bu tip cemiyetlerde idare e- denlerle idare edilen arasındaki fark, içtimai bir farka istinat et- miyor. Sadece ailevi-teknik bir iş bölümünden ibarettir. Vaktaki i- dare edenlerle idare edilenler mülkiyete tesahüp ettiler 0 zaman Deylet doğdu. Devletin teessüsü, şahsi mülkiyetin umum? mülki- yetten differansiye (ayrılmasile) olmasile başlar. Binaenaleyh, bizce Devolet, umumi olarak, evvelâ cemiyetle zıt menfaatlerin muhassalasıdır, saniyen muayyen menfaatlar namına (ister züm- reci ister milli olsun) cemiyete hükmeden bir iktidar cihazıdır. Cemiyetin inkişafı, her tarihi anda o ana kadar olan inkişafla- rın basit bir yekünu yani sadece kemni bir terakümü değildir. Tarihte gördüğümüz birbirinden farklı cemiyet şekilleri, içtimai inkisafın aynı zamanda kalitatif (keyfiyete müteallik) hususi- yetleri haiz olduğuna delâlet eder. İçtimai inkişaf gıdasını tezat- lardan (tabiatla insan, cemiyette insanla insan arasındaki müca- 27

Bu sayıdan diğer sayfalar: