idare etmek, iradesini bütün hayat faaliyetlerinin yeğâne kay . nağı haline getirmek istiyordu. «Jandarma Devlel» o zamanki Devletin bir vasfı idi. Modern Devlet nazariyecilerini de yetiştirdi. XVI ıncı ve XVI inci asırların mütefekkirleri eski «imperizm» mefhumunu yeni münasebetlere tatbik ettiler Roma hukukundan istiane ederek madern «Souteraenitaet» mefhumunu kurdular. «Bodin» (1530- 1596) suvereniteyi (majestas), hâkimiyeti prensip sahip olduğu iktidarın heyeti mecmuasıdır, yahut (summa in cives Tegibusgue potestas) diye tarif etmekle «L'&taf c'est moi» düsturunun naza- ri temelini atmış oluyordu. «Bodinse göre hâkimiyetin karakter- lerinden birincisi ve en esaslısı umumiyeti itibarile cümleye ve hususiyeli itbarile her şahsa kanun vazetmektir. Bunu kendine faik müsavi ve madun hiç bir rizaya muhtaç olmaksızın icra et- mektir. Hükümdar hiç bir kanuna tâbi değildir. Çünkü kanunun mevcudiyeti yekpare bir iradenin mevcudiyetini tazammun eder, Bu da ancak hükümdarın iradesi olabilir. Bu iradenin mukayyet olmasına imkân tasavvur edilemez. Hükümdar hâkimiyeli itiba- rile Devlete ait mülkün ve şahısların sahibidir. Çünkü Devlet ta- banın fevkmdedir. O zamanlar hükümdar (Prens) ef'al ve hare- kâtında serbest olabilmek için bu nazari esaslara muhtactı. Bun- lar bu serbestiyeti temin ettiler. Müteakip asırlarda mutlakiyetin Devlet telükkisi ve bilhassa «merkantilism» ismi verilen iktisat siyaseti hâkimiyetin tatbik sekilleri yani hükümet şekillerindeki farklara rağmen ledricen bütün Avrupa memleketlerine yayıldı. Mutlakiyet Devleti hâkimiyetini ücretli bir orduya ve geniş bir bürokrasiye istinat ettiriyordu. Bu iki temol, para iktisadiyatı ü- zerine atılmıştı. Orduyu ve memurları (buraya saray da dahildir) beşlemek için paraya yine paraya ihtiyaç vardı. Hükümdaear (Prens) parayı ya vergi yahul istikrazlar akti tarikile temin & diyordu. Fakat vergilerin tarh edilmesi, istikrazların aktedilme- si için memlekette servelin ve o zamanki telâkkiye göra servetin ifadesi olan kıymetli madenlerin artması lâzımdı. «Kolber», «bir hükümette yalnız paranın bolluğudur. hi o memleketin haş- mel ve iktidarını temin eder» demekle devrin iktisat zihniyetine tercüman olmuştu. 30