AKİS - SAROL DAVASI kaydı hadisenin tahkik edilmekte bulunduğuna dair de Maarif Vekili- nin demeçleri nakledilmiştir. Mec- mua, demokrasi başlığını taşıyan sü- tunda "Mekte eplerde hazine" başlığı altında kendi üslübiyle anlatıyor: "'Henarda bir raf duruyordu. Ra- fiın üstü ise gazete ile doluydu. Gaze- te ama üstlerinden bandları sıyrılma- . Demek ki bunlar okun- Hüseyin Ezer bir tanesini eline alıp baktı: Türk Sesi yazıyordu. O zaman gazetenin sırrı anlaşıldı. İlkokul, Devlet Veki- lının satılmayan gazetesıne abone i- di. erem Hâkimler! Bu cümle de bu dâvanın bir delili olarak göste- riliyor! Bir gazetenin okunmadığını ve bandlarının açılmadıgını söylemek cürüm müdür? İşte okunmadığı ve bandları açılmadıgı fotoğrafla tesbit edilen gazetelerden bir ikisi. Takdim ediyoruz. Bu bir cürmün mü delili olur? Yoksa denildiği gibi gazetenin okunmadığının mı delili olur? Satı- lan bir gazetenin bir yerde karii bu- lunmaz olur mu? Mecmua bunları söylemiş oluyor. Ve çeki resmin ertesi günkü İstanbul gazetelerının bir. -kısmmda çıktığı - o gazeteleri de takdım edıyoruz ve bunlardan (Hür- ik manşetlerle rakamını verdıgı 35 bın ilkokula Türk Sesi ga- zetesi abone kaydedildiği takdirde tutabileceği miktar farazi olarak be- lirtildikten sonra mecmua diyor ki: "Maarif Vekili, Türk Sesi gazete- sine abone olunmasının faydalı oldu- ğunu resmen beyan ediyordu. Bir ga- zete ki bedava geldiği yani parasını devlet, Devlet Vekili olan gazete sa- hibine ödediği halde ilkokuldan me- rak edip de bandını açan bir tek in- san çıkmamıştı. Hangı fayda ve bil- hassa kime fayda iddia makamı, bu satırlarda da Devlet Vekiline nüfuzunu suistimal ederek gazetesini ilkokullara resmen abone kaydettirip menfaat sağlamak isnadını görmektedir. Bir defa, be- yanat Maarif Vekiline aittir ve is de Maarif Vekilliğine aittir. Abone kaydettiren Devlet Bakam degıldır Saniyen: Nakledilen- satırlarda meca zi bir mâna da tur hakiki bır mâna vardır. Bedeli mukabilinde sa- tın alman bir gazetenin kazancından sahiplerinin faydalanması kadar ta- bi ve makul bir şey yoktur. Bu bır ticari işletme sahibinin meşru dasıdır. Fakat bir ilkokulda bandları açılmayıp okunmayan gazetelerin o ilkokula faydası mutasavver değildir. Yazıdaki açıklık bunu belirtiyor. Bu yazılar da tenkid edilen — hâdisenin politik çehresidir. Ve nasıl ki Devlet ka a demokratik bir zaruretin anlayışı içinde umumi hizmet mevki- indeki vazife şuurunun icabı olarak gazete ile alâkasını kesip sahipliğini başkasına devreyledıgini ilân eyle- mişti. (AK bu nüshasında bu dev- in de haberını vermektedir. Ancak bunun her türlü dedikodudan salim kalmasını temin için aydınlanmasını lüzumlu bulduğu noktaları da belirt- mektedir. Zira "Hiç kimse yüzbinler- ce liralık bir tesisi ve orada çıkan bir gazeteyi durup dururken devretmez" diyor. Burada mühim olan nokta şu- dur: Bir Vekilin bir gazeteye sahip olması ve gazete sahibi olarak Vekil- liğine devam etmesi hukukan caiz ol- mayan bir fiil degıldır Ancak demok- ratik mânasiyle tenkid edilen bir ha- rekettir. Bu bakımdan tenkidi tahrik eden sebeplerin ortadan kalkması için yine demokratik anlayış içinde aydın- lık isteyen yazıları hakarete yorarak haysiyet kırıcı bir isnad mahıyetınde telâkki etmek vecihsizdir. Her hum ma tifo değildir. Sarol ne kaybedecektir? İddia makamı tarafından bundan sonra ileri sürülen bu nüshanın 8 inci sahifesinin 3 üncü sütunundaki Prof. Sulhi Dönmezer Bilir kişi No. 2 bir iş adamına ait cümlelerin de- Dev- let Bakanının hizm: ve Vazıfesıyle ne doğrudan dogruya ve ne dola siyle ilgisi mevcuttur. Ve hattâ o sa— tırlar, ne ismi geçen o iş adamının ve ne Devlet Vekilinin bir aksıyonunun tenkidi dahi değildir. Bir iş adamı her yerde her işe teşebbüs edebilir. Bir iş adamı dostluk tesisiyle de menfaat düşünebilir. Bu bir tehlike değildir. Umumi hizmet mevkiinde olanlara düşen, hususi iş alemiyle temasta sa- dece dikkatli olanaktan ibarettir. Bu yazılrın bu bakımdan başka bir mâ- naya hamledilebilmesi varid olamaz. Çünkü esasen Devlet Vekiline müte- veccih bir hizmet bahis konusu olma- dığı gibi bu babta kimseye bir fill i- zafesi de bahis mevzuu değildir. Te- vehihüme ise itibar caiz değildir. Ve nihayet istenen işin aydınlanmasıdır. İddia makamı yazının son madde- si üzerinde de durmuştur. Bunda, Ni- had Erim'le Mükerrem Sarol'un mü- nasebetlerı bahis konusu edılmekte— dir. "Nihat Erim, diyor mecmua, Halk Partisinden ayrılıp Demokrat Partiye elbette geçecek değildir. Çün- kü Demokrat Partide istediğini bula- az. Mükerrem Sarol da hükümete karşı Halkçı ile ışbırlıgı yapamaz. Çünkü Demokrat Parti iktidardan düşerse Doktor Sarol da çok şey kaybedecektir". Bu son cümlede de mecazi bir mâna yoktur. Çünkü han- gi siyasi iktidar düştüğü zaman o si- yasi iktidarın ricali çok şey kaybet- mez ? Kaybolacak olan her şeyden ev- vel iktidar sandalyesinde hizmet im- kânıdır. Ve işgal edılen umumı hiz- met mevkileridir. a meşru olan menfaatlerdir. Sıyası iktidardan duşenler az şey mi kaybettiler Siyâ- si iktidar toplulukları gayrimeşru menfaat sendikaları değildir. Böyle bir ıddıa ne mevcut ve ne varit ola- bili 8 inci sahifenin ortasındaki "Ma- dem ki istifa etmiyor.." başlıklı ya- zıya gelince: İddia makamı bu yazı- dan da iki cümle seçiyor: Biri şu: "Yine bu sütunlarda biz- zat gazete sahibi olan kimsenin ga- zetelere resmi ilânı istediği gıbı da- ğıtan bir Vekâletin başına geçip bu sıfatla kendi gazetesine fazla değil hattâ normal değil normalin altında da olsa menfaat dağıtmasının bir de- mokraside âmme vicdanını rahatsız ettiğini hatırlattık. Bu nasıl iştir de- dik. Doktor Mükerrem Sarol hem a- lıcı hem verici." Bu, mecmuanın bir fikir ve pren- sip olarak müdafaa ettiği tezin de- lilidir. Bu masumiyetin delilidir. Ve- kilin gazetesine fazla ilân vermesi di- ye bir mesele olmadığını - belirtiyor. Ve noksan da verilse işin prensıbıdır ki tenkid edıldıgı ifade ediliy Yazının sonundaki suallerden çı- karılmak istenen manalar ise, mantı- ki görünürlüğü olmayan istidlaller- dir. Umumi efkâr rejiminde bunlar ancak vakıaların aydınlatılmasını is- tiyen normal suallerdir. Umumi ef- kâra intikal eden mevzularda âmme hizmetini görenlerden her türlü açık- lamayı istemek her vatandaşın hak- kı olduğu gibi cevap vermek de icra- yı temsil edenlerin başka gelen vazi- feleri olmak tabiidir. Matbuatın va- zifesi, yerine göre teşrii murakabe- nin de öncülüğünü yapmaktır. Husust hayat hakkında Bu zıda ayrıca sayın müdahil vekılmın istidlalleri ise asla yerin- de olmayan faraziyelerdir. İlkokulla- ra 35 bin abone yaptırıldığı mecmua- nın yazılarında söylenmiş değildir. e Mükerrem Sarol'a İsnad edilmiş gıbı gösterilen hususların düşünül- mesi dahi varit değildir. Bu dava de- lil istiyor, tasavvurat Istemıyor E- ğer Doktor Mükerrem Sarol'un şah- sıyle uğraşmak — mevcut olmadığına AKİS, 14 MAYIS 1955