14 Mayıs 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

14 Mayıs 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R A D Ankara Başka bir yaz-boz Ankara radyoevinin batı musikisi- i tedvir ile vazıfelı olan Erdoğan Çaplı, radyo müdür vekili Refik Ah- met Sevengil'in odasına girdi ve bir yazı uzattı. Bu yazıda, Daldandala programının bundan böyle "dinleyici alınmadan yapılmasına müsaade e- dilmesi" ıstenılıyordu Refik Ahmet Sevengil, ilk önce yazıyı okudu, tet- dedı ve tetkik etti. İlk D ne gelmişti, şimdi halkın alıştığı, hatta bir gelenek halinde sevdiği bir hareketi durdurmak, kaldırmak mümkün değildi. Bu kanaatini etrafındakılere de söyledi. Fakat birkaç gün ra zetelerde şu mahiyette bir haber sık tı: "Daldandala programında bundan ;)öyl_e dinleyici - bulundurulmıyacak- Halk şaşırmıştı, gazeteciler şaşır- mıştı, hattâ radyoevindeki bazı şa- hıslar da şaşırmıştı. Radyoevınde şa- şırmıyan tek sınıf vardı, o da nisyenlerdi. Bir gazetecı meselenin iç yüzünü Öğrenmek için radyo müdür vekilini aradı, aldığı cevap şu oldu: “"— Yaz geldi, sıcaklar başladı, konser salonu esasen küçüktür, şim- dilik yas devamınca bu programda dinleyici bulunmamasını kararlaştır- Diğer büyük programlar için, dınleyıcı bulunmaması hakkında a- mış bir karar yoktur.." Müdür vekılının kastettiği dıger büyük programl Nacı Serez'i in "Müzik v medi" ve "Skeç, Müzik Tiyatro" ısımlerı altında ve haftada birer defa mikrofona konulan prog- ramlardı. Akla yakın gelen sual şuydu Yas gelmışse rady nin bütü prog- ramları için gelmıştı sadece daldan- dala için yazın gelmiş olması, kon- ser salonunun kıfayetsız bulunması bir gerekçe değildi. Fakat Fakat rad- yo müdür vekili radyonun içindeki keşmekeşi gazetecılerden kurtarmak için bir cevap hazırlamış olmalı idi, cevap verdi "Onlar için de aynı şeyi düşünüyoruz ve yakında belki tatbik edeceğiz" dedi. Meselenin içyüzü bir çok yönler- den ele alınabilirdi. Radyoevinde din- leyici hususunda yapılan büyük prog- ramlar ötedenberi bir dert halınde goruluyordu Tertıpçılerın birbirleri ile iyi geçinmemesi, hattâ sanatkâr- larla bir futbol maçmda taraf tutar- oaeına sınıflara ayrılmaları radyoe- vinde dirlik düzenlik bırakmıyordu, aci Serez ve Erdoga Çaplı araam- da zahiri bir "sulh" imzalanmıştı ve bu suretle bu mücadelenin sona er- diğinden bahsedilmişti. Fakat bu hu- zursuzluk devam ediyordu, radyoevi- AKİS, 14 MAYIS 1955 Y O nin idareci kolları arasında bir ahenk yoktu, olamazdı da. Çünkü, fikirler değil, hisler çarpışıyordu Erdoğan Çaplı ise daldandala programının istediği teknik imkân- lar ile hazırlatumadıgından şikâyet- çi idi. Hattâ o kadar ki, kendisinin hazırladıgı ve üzerine titrediği bu programın "sabote" edildiğinden bile bahsedebiliyordu. Teknik imkânları artırmak için, Devlet tiyatrosunun büyük projektörlerini radyoevine ge- tirtmiş, bir sahne vazıı edasiyle bun- ları kararan bir konser salonunda yakmak suretiyle "f ntezi" yapm 1Ş- tı. Bu prolektorlerın yanmasını gör- mek beş yüz kişi için iyi idi, fakat bunun beş yuz kişiye değil, mılyon- lara gösterilmesi imkânsızdı.. Ayrıc. büyük takattekı bu proıektorlerın yanmasiyle radyoevinin butu taları tehlıkeye düşmüştü Cıvalı Si- gortalardan bahsedenler vardı ki- bunlar bu takatteki bir cereyan akı- mına tahammül edemez, birden kon- takt yapar ve yedek parçaları olma- dığı için de radyoevi gunlerce neşri- yattan m m kalabilirdi. Ancak, batı musikisi şel'ı bir şefti ve ıstedı- ğini mutlak yaptırırdı, teknik ele- manlar ise, başta baş mühendis ol- duğu halde bütün bu hareketlerin a- leyhınde rey kullanıyorlardı. Hadıse— ler bu türlü gelişiyordu, bu gelişme ise Erdoğan Çaplı'yı sınırlendırıyor esasen kadrosunun en popüler ele- manları da birer birer elden çıkıyor- du. Halk, kusurunda yapılan progra- mın en tutulan tarafları başta "Ses- le Çizgiler" i ortaya koyan Celâl Şa- hin ve diğeri de bir gece kulübünün ses yıldızı idi. Celâl Şahin terki diyar eylemiş, diğer ses yıldızı da o karan- hk için projektörlerin yandığı akşam ayağı bir yere takılarak tökezlemiş ve bileği incinmişti. He a edip, hem de şarkı söylüyordu, ayak bile- gınden muzdarip olunca, sadece şar- kıya işi bıldırmıştı ki, seyirci bu ka- darını tutmuyor, alkışlar azalıyordu. Alkışlar azalınca da banda alkış ilâ- vesine geçmek imkânları yordu. Birden programın bir yerinde alkışların kuvvetlendıgı ışıtılıyor bır ekleme olduğunda kimsenin şüphes kalmıyordu urum karşısında — yapılacak tk şey vardı. Dinleyiciyi kaldırmak, davetıyelerı iptal etmek ve bu kararı da garip bir ger ekçeye "yaz geldi, havalar ısındı" ya bağlamaktı. Ka rarın tatbıkıne bu haftadan i- tibaren başlandı. Bu suretle Daldan- dala binlerce plaga sahip radyoevi va- sıtasıyle daldandalayı devam ettir- yoluna girdi. Bu arada Erdoğan Çaplı nın sıhırlı kemanları başka ar- tistler ve belkı de yenılıkler buluna- caktı. Fak kış mevsiminde ayağ gelen kolaylıklar olmadıgı için belkı de bu yenilikler bazen ortaya çıkarı- lacaktı. ci Seres ne yapacaktı, prog- ramlarından dinleyiciyi — kaldıracak ıydı? Sorulan suallerın başında bu geliyordu. Naoi Serez spıker Bayan Denız ile evlenmiş ve halayına Bur- sa'ya gitmişti, böyle bir kararın alın- dıgından elbetteki radyoevi gibi kuli- si kuvvetli bir müessesede haberi vardı, fakat işine gelmemiş olacak ki, programları hakkında müspet ve- ya menfi bir karara gitmeden Bur- sa'ya çekilmişti. Naci Serez program- larında dinleyici bulunmasını istiyor- du, o tetnik imkânlarm hudutları i- cinde böyle programlar yapmak yo- luna gittiği için endişe etmiyordu., Ancak Naci Serez'in de yaz için planları vardı. Bu programları yaz için tâdil etmek, başk şekle sok- mak icap ettığıne kani idi. Bunlara yaz ıçın yeni bir düzen vermek lâz n üzerinde çalışmaları da vardı, radyoevı idarecileri daldan la'dan sonra diğer büyük program- ların da dinleyicisiz yapılması cihe- tine gitmek sorunda bulunuyorlar- dı. Naci Serez'in buna itirazı nasıl ik bilen yoktur. Tahmin edilen şudur ki, Na- ci Serez gıyabında alman bu karara mutavaad edecektir Yaprak dökümü Radyoevinde bir "yaprak dökümü" başlamıştı. Yaz gelince, bütün sanatkârlar radyodan çekilmek zo- runda kalıyorlardı Birer birer ida- reye müracaat ediyorlar, daimi kad- rodan çıkarılm alarını, ücretti kad- roya alınmalarını ıstıyorlardı Bu- nun sebepleri pek çoktu, birincisi radyoevı bugunk kazanç seviyesini tutarak sanatkarları - bılhassa Türk musikisinde - tatm edemiyordu. Bir memur zıhnıyetıne bağlamıştı. İkincisi, sanat hakkı ve- rilmeden hareketlere girişiliyordu, bu da batı musikisi sanatkârları için variddi. Radyoevi yavaş yavaş boşalıyor- du, öyle hale gelinmişti ki, ko caman devlet radyosund halkın her zama!: dinlemek istediği, sevdiği sanatkar- lar yer alamıyordu, almak istemiyor- du. Artı dyoda sta]ıyer sesler İşi- tıyorduk işitmekte de ece- ğiz. Çünkü, ancak radyoevıne meş- hur olmak ve istidadını geliştirmek ıçın girenler vardı. Meşhurlar idare- nin taraflı hali karşısında çekilmek- ten geri kalmıyordu. Başka yerlerde istedikleri kadar para kazanmak I arı vardı. Halbuki — Ankara radyosunda çalışan ve daımı kadro- a olan bir sanatkâr ancak "radyoe vinin lütfu ile" başka bir yerde kon- ser verebılıyor, ancak başka bu- yer- onser verebilmesi şartlara, izne tabı tutuluyordu. Bu kararlar tabla- tiyle radyodan çözülmelere yol aça- caktı, açacaktır. Radyoevinde şahısları değiştirme- ğe çalışmak, değiştirmek yeni bir iş yapmak değil, şahsı arzuları tatmin etmek Olur. Esas mesele; zihniyeti, süregelen b klukları düzeltecek yeni zihniyeti bulmaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: