venleri hiddetlendirir. Bir nevi mu- zıplık her halde.. herkesın şakaya tahammülü olm az ki. Bakınız başka bir dostu- muz, hararetli bır cazsever olan neyt Sermet, bize yazdığı bir mek- tupta ne diyor: “"Cumhuriyet gazetesinin 2 Ma- yıs Pazar günkü ilâvesinde, Yedi Da- kıka sütununda sayın üstadımız Do- n Nadi'nin tatlı tatlı gevezelik e- derken bir ara rotayı şaşırdığı görül- mek edir. Tenbel işi başlığı altında az ve cazırtıdan bahseden üstadı- mız, müz ıkten tamamen bıhaber ol- duğunu ispat etmektedir. —Muharrir olmakla insanın her şeyi bilmesi icap etmez. Fakat Doğan Nadi çapında bir insanın bilmediğini bilmeyip saç- ma sapan konuştngnnu görmek doğ- rusu çok a!' İşte Dogan Nadi'nin, Cüneyt Ser- met'i hiddetlendiren yazısından bir kaç cümle: "Caz cazırtısı (acaba cazırtı ke- lımesı de cazdan mı geliyor?!) Ame- . Şarkıyı genzınden soylıyen ses Amerika. Ve bir çok programların başlaması ve bıtmesı Amerikan film- lerinin çalğısı Yalnız, aklı başında hiçbir Ame- rikalının tahammül edemediği bu uy- durma çalgıyı bir kenara bırakıp da, yeni dünyadan asıl nek almamız icab eden bin bir başka işe bakalım, ne zaman sıra gelecek? Aklı başında saydıgımız birçok A- merikah ve — Avrupalın (Leopold Stokowski, Jean octea Arthıı Honegger, Darius Milhaud, Ernest Ansermet ve başkaları) caz hakkın- daki sitayişkâr sözlerinden birkaç cümleyi muharririn istifadesine ar- dia kip ederse, ilerde muhakkak bu söz- lere rastlıya caktır. Şımdılık kendısı- ne, caza bu şekilde hücum etmenin modasının en aşağı otuz yıl önce geç- miş bulunduğunu hatırlatmak iste- Acaba Doğan Nadi - madem kı bu mevzuda arasıra kalem oynatmak İstiyor - cazla, ama hakiki cazla bi- raz meşgul olsa, hem kültürünü ve zevk sahasını genişletmiş, hem okuyucularının hiddetini fuzul" bazı olarak celbetmekten kurtulmuş ol- maz mı? Belki Louis Armstrong yahut Du- ke Ellington başlangıçta Johnnie Walker veya Harper kadar ilgi çekici olamazlar ama, önünde sonun- da - eminiz Doğan Nadi onların da tiryakisi olur. Sona Kan halen, annesiyle be- raber Paris civarında Neuilly'de o- turuyor. Devletin kendilerine tah- sis ettiği meblâğ ayda 48.000 frank'tır. aşağı yukarı 480 lira - ve bu para ile Paris gibi pahalı bir AKİS, 14 MAYIS 1955 Portre Menuhin'in hocası George — Enesco, bestekârlığmdan kemancılıgı ıle - hattâ keman- cılıgından daha da çok, Yehudi Me- 'in hocası olma sıyla - tanınır. Rumen Rapsodıu eri, Roma- na- Oedipe (opera) gibi eserleri ona az çok bir şöhret sağlamış, hele Na zi rejimini reddedişi bilhassa Amerı- ka'daki itibarını yükseltmiştir. Her halde, hakim ve bilgili bir musikişinas olusu, her tanıyanın ona derin bir hürmet beslemesine sebebi- yet vermiştir. Meslekd şları, bır me- sele ortaya çıl Ene 0'ya so- TU . Muazzam bir musiki hafızası vardı ve bu bakı an Toscanini ile kıyas edilirdi. Or- kestra idare ederken nadıren partıs— yona müracaat ederdi. Keman çaldı- ğı kadar viyola, viyolonsel ve piya- no da bilirdi. Derlerdı ki Enesco, tek başına bir o musikisi gurubud. Bestekâr olarak Romanya'nın mıll” musikisinin timsaliydi. Sadeliği, ze- kâsı ve hoş sohbet bir zat oluşu ona, Rumanya sarayında dost kazandırmıştı. Saray vıyolonıstıydı Fakat dostları sadece asilzadeler rasında değildi. Her sınıf halk onıı sever ve tutardı. Viyana ve Paris Konservatuvar- larında birinci mükâfatları almıştı. Konser hayatı son derece başarılı ol- du. Uzun yay çekişi, geniş vibratosu, derin heyecanı, her yerde dinleyicile- rİ teshır ederdi. Bestekâr olarak, küçük yaşların- dan ıtıbaren uvaff kiyet kazanma- ya başladı. "Poema Romana" adlı e- seri Paris'te Colonne konserlerinde çalındığı zaman Enesco sadece 16 ya- şındaydı. Bir yıl sonra da Fantaisie Pastorale'ı çalındı. Orkestra için Ru- men Rapsodılerını besteledıgınde 19 yaşındaydı. Bu eserlerinde, umen halk mıısıkısındekı çingene özüne yer vermişti Elli yaşında, yıllardır sevdiği ka- dınla evlendi Pa riste yaşamaya baş- ladı. "Oedipe" adlı operası 1936 yı lında Parıste büyük bir başarıyla temsil edildi. Derken harp geldi çattı. rin Rumanya'yı ve Fransayı fethe- dişleri, Enesco'yu hüzne garketti. 1945 ten sonra sanatkâr, harbin ya- raları kapanırken konser faaliyetine devam etti. Kemana hakimiyeti asla zedelenmemıştı Geçen hafta ajanslar, George E- nesco'nun ölümünü bildirdiler. 74 ya- şındaydı. Nazile- şehirde bir ay geçırmenın pek ko- lay lmadıgım söylüyor. a dair son bir bilgi: kul- landıgı keman 1750 yılında Napo- Tide yapılmış bir Niccolo Gallano'- dur. MUSİKİ Kütüphanecilik Tebliğ Geçen yıl, 27 Eylül ile 1 Ekım tâ- rihleri arasında, Kütüphaneci Derneklerı Mılletlerarası Federasyo- nu Zagreb'de bir kongre topladı. Bu kongrede alınan kararlar arasında, Temasa Sanatları Kütüphaneleri ve Koleksiyonları" adı altında milletler arası bir b )lüm tesis edilmesi var- dı. Bun gayesı, sözlü ve musikili tıyatro bale sinema, radyo ve tele- vizyon, sirk, muzıkhol taklit ve pan- domim, ve Karagoz, dekor ve kostüm sanatları tiyatro mimarisi v.s. gibi me zularla alâkalı araştır- maları kolaylaştırmaktı. Tesis edilen bölüm, bu maksadı güz önünde tutarak, temaşa sanatları kütüphane ve koleksıyonlarının me- todlu bir sayımını yapm ak, bir mü- badele servisi vncuda getirmek, kü- tüphaneler arasında kitap idaresini kolaylaştırmak, sergiler tertiplemek, temaşa sanatlariyle ilgili haberleri yayınlamak ve yıllık bir milletlera- rası bıblıyografya neşretmek tasav- Böyle bir teşebbüsün sahne ve sinema müntesipleri kadar tarihçiler, sosyologlar ve tiyatro eserleri arasın- da da bü yu alâka uyandıracağı mu- hakk ktır. Alakalılar bu hususta her türlü malumat almak ıçın Basma Yazı ve Resimleri Derlem idürü ve Türk Kutupha eciler Dernegı Yöne- tim Kurulu Üyesi Türker Acaroğlu'- ya müracaat edebılırler Adres: Mil- lHi Kütüphane, Anka ASTRA Ampulleri Az cereyanla bol, ışık verir ve uzun ömürlüdür