YURTTA OLUP BİTENLER . P. bir neşir organına sahip bulun- söyleyemiyen dil- sizlere benziyordu. Başka biri C.H.P. nin organı olarak bilinen gazetesın- de kendi fikrini söyleyince bu, p: tinin politikası addediliyor, akısler uyandırıyor, zor vaziyetler ihdas e- diyordu. Halbuki aylardan beri oya- lanılacak yerde, hiç olmazsa el kadar bir gazete çıkarılabilseydi bir çok müşkül bertaraf edilmiş olurda- Bu bakımdan Parti ileri gelenle- rinin hâla tereddütler içinde kavran malarını anlamak hakikate ımkan- sızdı. Şimdilik bilinen husus gazetenın herkes her şeyi İsmet İnönüden bek- iyordu. Demokrasi Dünya'nın sonu Ankarada Maliye Bakanlığının ileri selenleri, Perşembe sabahı erken saatte ken müracaat eden gazetecilerin suallenne cevap vere- mediler ve bunlardan pek çoğu bun- dan böyle, işine gelmeden Zafer ga- zetesını okumaya karar verdi Zıra bir haberi okuyucularına müjdeler gibi bildirmişti: Hazine Dünya ga- zetesi aleyhine dava açıyor! Bunun tesisleri millete iade edilmelidir." baş- bakan iki gün evvel DP. Gurubunda milletimizin yakında iyi haberler ala- cagını bildirmişti. Belk de bu iyi haberlerin ilki buydu! "haber aldıgına göre" - ki o sabah Malıy nin bundan haberi yokt zine "Dünya gazetesine a- it tesislerin Halk Partisinden muva- meşru müktesebatı arasından kaçırıldıgım haddizatında CHP>. nin gayrı meşru yollardan elde ettiği diğer mallan gibi bunların da millete intikal etme- si lazım geldiğini ileri sürerek mez- kür gazete aleyhine bir muvazaa dâ- vası" açacaktı. Zafer gazetesi haki- katen Cumhuriyet Halk Partisine ait bulunan tesislerin vaktiyle Dünya gazetesine satılmasına ait mukavele- nin esaslarını neşrediyordu. Hadisenin tarihçeni Cumhuriyet Halk Partisi malları- nın alınması hadisesinden bu ya- na köprülerin altından dünyalar ka- dar su akıp gitmişti. Muvazaa hikâ- b gazetesinin sahip ve başyazarı Falıh Rıfkı Atay bu dedikodular karşısın- da Başbakana bir telgraf çekerek meselenın resmen tahkikini ıstemış- . Fakat hükümet o zaman buna olmadığı cevabını vermiş ve bir muvazaanın mevcudiyetine inanma- dıgını göstermişti. Fakat daha sonraları, Dünya ga- zetesi muhalefette kalınca bu muvazaa hikâyesi vakit vakit hort- latılmış ve gazete sahiplerinin ba- şında bir Demokles kılıcı gibi bıra- kılması tercih edilmişti. Bunun son misalini, Zafer gazetesi vermiş ve Bedii Faik - Dr. Mükerrem Sarol mü- nakaşalarında "Mademki Dünya, sev- gili — bakanımıza çatıyor, biz de o- nun hakkında bildiklerimizi ifşa e- deriz" inde bir başlangıç ile muvazaa hıkayesını tekrar ortaya çı- karmıştı. Zafer, Dünya gazetesi sa- d du. Bu ithamın o tarıhte bir ıhbar Akis I| Yaşında AKİS bu sayısiyle İkinci neşir yılına başlıyor. İkinci neşir yılı dördüncü didin de başlan- ku cularımızın — sipari deriz. Her bir cildimizin fiyatı 18 lira, cilt kapaklarımızınki ise 3,5 liradır. Koleksiyonlarını bize gönderen okuyucularımı- zın mecmuaları tarafımızdan sadece kapak fiyatına cilt- lettırılmekte AKİS, yıl donumu dolayısiy- le ve okuyucularının arzusu ü- - SAROL dâvası- nın bütün safhalarını bir ara- ya toplayan 32 sayfalık bir ilâ- ve akdim etmektedir. Bu ilâvemizi, mecmuanızla birlikte bayılerden istemeyi u- nutmayınız. telâkki edilmemesi pek gariptir. Ha- zine, dâvasını hemen açabilirdi. Fa- kat,, hayır! Açılmamış ve Dünya ga- zetesinin yola gelmesi beklenmiştir. Hükümetin bu vadide gosterdıgı sab- rı, Devlet Bakam Dr. Mükerrem Sa- rol Türkiye Büyük Mi llet Meclısınm kürsüsünde alenen ifade etmiş, ga- zete Resmi ilân kararnamesine de aykırı davrandığı halde kendine ilân verılmekte devam olunduğunu bildir- miştir. Dünya gazetesı gene aklını başına toplamam ıştır. Dünya'nın günahı Falih — Rıfkı Atay ve Bedii Faik, de- mokratik gidişi tenkid eden şid- detli yazılarına devam etmışlerdır Buııdan daha vahimi Dünya, Demok- t Partinin mahalli kongrelerindeki klarla bildir- lerin jurnallerine kulak vermemesini rica etmiştir. Bundan daha vahimi, iktidar partisinin Meclis gurubunda- ki hizipleşmelerden — bahsetmiştir. Bundan daha vahimi nüfuz tacirleri- ne karşı amansız davranmıştır. Bü- tün bunlardan ve akla gelebilecek her şeyden vahimi Nihad Erimin po- litikasını baltalamış, bunun hakiki manasını ortaya koymuştur. unca neşriyatın muvazaa hikâ- yesini hortlatmamasına elbette ki im- kân yı Dünya'nın durumu Muvazaa hikâyelerine karşı Dün- etesı, daima ık davran- v B a da Dünya'nın avukatı Zafer gazetesıne iddialarının ispatmı teklif etmiştir. Gazete bu vesileyle yazdığı her satır yazıda, aynı tezi savunmuş ve isnadın yersız ve haksız olduğundan - kendine güvenen insan- ların yapacağı gibi - eroin olduğunu açıkça bildirmiştir. Hikâyenin, Ada- let önünde görüşülmesi herkese an- cak fayda sağlıyabilir. Muvazaa var- sa durum anlaşılır ve tesisler Hazi- neye intikal eder; kanunen ortada hiç bir kusur yoksa zaman zaman a- çılan çeneler ebediyen kapanır. Ama muvazaa isnadı senelerden beri ortadayken, şimdiye kadar niçin harekete geçilmediğini — öğrenmek herkesin hakkıdır. Bunun için Dün- yanın yola gelmesını beklemenin ve vi dışarda uyandıracagı akisleri hesa- ba katma a Prensa'nın misali unutulmamalıdır Dünya gaze- tesinin, hükümetin hoşuna gitmeyen yazılar yazdığından dolayı bu mua- meleye maruz bırakıldığı hissini zi- hinlerden silmek kolay olmiıyacaktır. Eğer Halk Partisinin malları alınır- ken Dünya hakkında da bir karar verilseydi, mesele yoktu. Ama niçin, senelerce beklenildi? Gönül istiyor ki bu meselede Türk basını, boyle hallerde demokrasilerde ispat etsin. Başyazarlar bu seferki toplantılarının sonunda alih Rıfkı Atay'a politikasını degıştırmesini tavsıyeden başka bir şey yapmalıdır- lar. Bir defa bu yol açılırsa yarın Matosyan diye uydurup et'- in, Atmasyon deyip Hürriyet'in başı- na aynı Demokles kılıçlarının asılma- sına mani kalmıyacaktıı' Bugün Cumhurıy in ğenmediği meselelerde ıhtıyatlı bır Tisan kullan ması rahat kalmaları i- çin kâfi gelebilir. Ama yarın, şimdi- den harekete geçılmezse, bu meselele- rin üstelik hararetle Övülmesi iste- nilecektir. Bir demokraside muhalefet ve ba- sın susarsa, o rejim - belki de iste- meye istemeye - demokrasi olmaktan çıkıverir. AKİS, 14 MAYIS 1955