S P O R Dostluk Maçı Kıran kırana Futbol Atatürk Kupası Milli Talebe Birliğinin tertiplemiş olduğu Atatürk Kupası maçları- nı açmakla bahtiyarım. Şimdi sizleri aziz Atanın hatırası için ihtiram sü- kütuna davet ediyorum." Bu sözleri geçen hafta Cumartesi günü Mithat- paşa stadında Vali Gökay söylüyor- du. Tribünler tıklım (aklım dolu idi. Bir haftadan beri beşli turnuva hak- kında pek çok şey söylenmiş ve ya- zılmıştı. Kalabalık iyi reklâm edil- diğini gösteriyordu. Vak'a maçlar ö- lli sezona girmeden evvel büyük ku- lüplere varidat temin edilmek mak- sadiyle yapılmıştı. Fakat İstanbullu- lar bu maksada aldırış etmedikleri ve beş büyük takımın karşılaşması- nı seyretmek için Mithatpaşa stadı- nın yolunu tuttular. İlk maçın yapı- lacağı saat gelip çatmış, hattâ üze- rinden kırk beş dakika bile geçmişti. Takımlar sahada gözükmediler. Halk sabırsızlanıyordu. Gecikmenin mu- ir sebebi olmalıydı. Nite- ldin bu sebep pek kısa zamanda belli, oluverdi, İtalyadan bu maçları idare etmek üzere iki hakem davet edilmiş- ti. Hakemler son dakikada mazeret beyan etmişler ve gelmemişlerdi. İda- reciler bu vaziyet karşısında müşkül durumda kaldılar ve beynelmilel ha- kem Sulhi Garan'a bu maçı idare et- mesı 1çın müracaat ettiler. Sulhi Ga- 1ra verirseniz idare ede- rim" diye cevap verince Adalet ve Vefa kulübü idarecileri çarnaçar bu teklifi kabul ettiler. Kritik bir anda Sulhi Garan'ın fahiş bir fiyat tekli- finde bulunması "L" tribününde otu- AKİS, 14 MAYIS 1955 ran spor otoriteleri arasında uzun u- zun dedikodu mevzuu oldu. Sulhi'yi haklı bulanlar: "Neden istemesin 1- talyadan, Avusturyadan hattâ İngil- tereden getirilmiş olan hakemlere 2000 lira Vermiyorlar mı? Sulhi Ga- ran onlardan aşağı mıdır?" diyorlar- dı. Diğer bir gurup ise durumu bu cepheden mütalâa etmiyor ve hı nin fırsat kolladığını söylüyorlar- İki aksi tezi müdafaa edenler o- yunun sonuna kadar birbirlerini ik- na edemediler. Beşli turnuvanın ilk karşılaşması- nı Vefa ile Adalet yaptı. Adaletliler büyük iddialarla karlılarına çıkan rakiplerini neticede 4-1 et- meye muvaffak oldular. Doğrusu bu farklı netice maçtan evvel hiç kimse- nin aklından dahi geçmemişti. Heye- can son haddini bulmuştu. Tribünler- de bir dalgalanma göze çarpıyordu. Bu arada Beşiktaş ve Galatasaray ta- kımları sahadaki yerlerini aldılar. Bu mühim karşılaşmanın neticesi hak- kında bir haftadan beri pek çok şey söylenmişti. Kimin kazanacağı suali- ne verilecek cevabın zamanı gelmiş- Oyuna hızlı bir tempo ile başlan- dı Taraflar birbirlerini uzun müd- det deneyip durdular. Fakat her iki taraf da yekdiğerine bu müddet içe- risinde bariz bir Üstünlük göstereme- di. Nihayet 19 uncu dakikada demar- ke vaziyette topu yakalıyan Coşkun sert bir şutla takımını galıbıyete götüren golü yaptı. Ve maç il rede yapılan bu golle 1-0 Beşıktaş lehine 'kapandı. Pazar günü Mithatpaşa stadı ge- ne ağzına kadar dolu idi. Günün ilk karşılaşmasını şampiyonada favori o- larak gösterilen Fenerbahçe ile Ve- fa yaptılar. Fenerbahçeliler neticede sahadan 3-2 galip ayrıldılar. Ama doğrusu istenirse galibiyet hakları değildi. Günün ikinci maçı Beşiktaş- la Adalet arasında oynandı. Vorös löbogoya — benzetilen Adaletliler bu karşılaşmada çetin rakibi Beşıktaşı çok güzel bir oyundan sonra 2-0 m lüp etmeye muvaffak oldular. nun bidayetinden sonuna kadar hü- cum insiyatifi tamamen Adaletlilerin elinde idi. O kadar ince ve zari f ha- reketler yapıyorlardı ki bir a şiktaşlı futbolcular dahi ellerini bel- lerine koyarak topun ayaktan ayağa aktarma edilişini seyretmekten ken- dilerini alamadılar. Adaletin bu başa- rısını alkışlamayan yoktu. Bu hafta yapılacak olan maçlar Atatürk ku- pası şampiyonunu ortaya çıkaracak- tır. Şimdiki halde en kuvvetli nam- zet Adalettir. Güreş Netice: Ümit! Karlsruhe'de yapılan Dünya Greko- romen güreş şampiyonasında ü- çüncü oluşumuz spor muhitinde iyi karşılandı. Bu mevzuda bugüne ka- dar selâhiyetli şahısların söyledikleri sözler ve yazılmış olan yazılar aşa- ğı yukarı bir noktada toplanıyor: Genç elemanlardan kurulmuş olan takımdan bundan fazlası beklenemez- di. Bu netice ilerisi için ümit verici- dir. Nitekim federasyon başkam Veh- bi Emre geçen hafta içerisinde gaze- telere verdiği beyanatta bu noktaya temas etmiş, alman neticenin normal olduğunu genç ve tecrübesiz olan ele- manların muntazam bir çalışma ne- ticesinde Dünya çapında bir şöhret olmaya namzet olduklarını ilâve et- miştir. Selâhiyetli bir ağızdan dökü- len bu sözler doğrusu istenirse tevil maksadıyle soylenmemıştır Çünkü Vehbi' Emre'nin güreş mevzuundaki bilgisi ve feragatli -çalışması daima takdirle karşılanmıştır. Vehbi Emre bu beyanafinda eğer eldeki mevcut ençlerı iyi bır çalışmaya tabi tuta- bilirs 956 senesinde Melburn'da yapılacak olan Olımpıyatlara ümitle bakabiliriz demektedir. Onun burada kasdettiği bir nokta vardır. O da her-' kesin malümu olan tahsisatsızlık! Mevcut 32 bin liradan bugün elde bir kuruş bile yoktur. Hattâ güreşçile- rin Akdeniz olimpiyatlarına bu va- ziyette nasıl götürüleceği bile düşü- nülmektedir. 5000 liralık tahsisat 00 sporcuyu Barcelona götürüp getirme- ye elbette ki kâfi değildir. Buna U- mum Müdürlüğün nasıl bir kombine- zon bulacağı merak mevzuudur. manya dönüşü antrenör Nuri Boy to— run İtalyada kalmıştır. Onun müddetle İtalyan güreşçilerini çalış— tıracağı söyleniyor. Nuri Hocanın işin başından ayrılması elbette ki zararı— mıza olacaktır. Akdeniz Olimpiya ları 956 da Melburn'da yapılacak o— lan şampiyonaya bir hazırlık olacak- tır. Alınacak neticeler bu bakımdan üzerinde hassasiyetle durulmasını i- cap ettiriyor. Gerek Almanya ve ge-