AKİS - SAROL DAVASI refine, itibar ve şöhretine halel geti- riCİ bır intiba ve kanaatin hakim kı- lınmak istendiği aşıkar surette mü- şahede olunmakta , Akis mecmuasındakı yazı- ları 1le hakaret usul ve vasıtaların- da yeni bir çığır açmış vaziyettedir. Havadis namı altında, dedikodu yap- maktadır. Bu suretle haber vermek hürriyetinin ve fonksiyonunun dışı- na çıkmıştır. Tahlil ve tenkid namı altında, ferdi haklara bunların ba- şında gelen haysiyet ve şereflere te— cavüz, taarruz etmektedir. Bu kmadan da tenkid hürriyetinin hudut— larını tamamiyle aşmış, şeref ve hay— hürriyeti bu değildir. altında hakarete tevessül etmek de kalem haysiyeti ile kabili telif ola- maz. Bunu bilmiyenlere, bilmesi icap ettiği halde ogrenmıyenlere bunun ne olduğunu kanun öğretir. Bu ba- kımdan sanık Metin Teker, şu anda, kanunun kendisine fazılet esasını, başkalarının haysiyetine rıayet kai- desini Ööğretmek istediği bir öğrenci durumundadır. Demokratik rejimin en büyük düş- manı, hürriyetlerin başkalarına zarar verecek surette kullanılmalarını ter- viç eden anarşik ruh ve düşüncedir. İftira ve tezvir de bunun vasıtaları- dır. Fakat, Demokrasi, kanun haki- miyeti rejimidir. Hürriyetlerin" suis- timalini kanunla önler. Halk hâkimi- yeti prensibinin tatbiki suretiyle te- şekkül eden. Meclis'in teşrıı faalıyet— lerinin manevi meşruiyeti, bu kanun larda hâkim olan ahlâki esasların ya- şanılan devir içindeki haklılık ve doğ- ruluklarının belli başlı bir kıstasıdır. Binaenaleyh, sanık hakkında tat- bikini 1sted1g1mız anun, demo ra- tik rejim ahlâkını her türlü fesat ve fitne faaliyetlerinden masun tutarak, ferdi şeref ve haysiyetleri korumak gayesini taşıyan bir kanundur. biraz sonra tafsilen arze- decegimiz veçhile, bu kanunu ihlâl etmiştir. Fakat o suretle ki, galiz ke- limeler kullanarak, küfür ler savura- rak değil, yazılarına küfür zihniyeti- ni hakim kılıp, kelimelerin cümlele- rin mânası itibariyle şeref ve haysi- yetlere tecavüz etmiş, isnatlarda bu- lunmak yoluna sapmıştır. Yazıların heyeti umumiyesi böyle bir mahiyet, taşıyor. Sanık, matbuat hürriyetini siper edmmege çalışarak - tabir ca- izse - demokratik küfürler savurmak cıhetıne gıtm ştir. Sanığın bu yolu tercih edişindeki esas maksat şudur: Öyle şeyler ya- zılsın ki, her nevi muhit hu mecmu- adan çekınsın vatandaş, hakkında yazılanların tazelenmesinden dahi ür- kerek mahkemeye dahi gidemesin. işte. sanık, bu suretle bir şöhret elde etme hırsına ve düşüncesine k"a- pılmıştır. Fakat, düşünmemiştir ki, haysiyet ve şereüere mütemadi ta- aruzun neticesi kanunun çarkları a- rasına girmektir. Vatandaşı korkutucu, sindirici bir neşriyat gayesi taşıyanların en başta musallat oldukları kimseler devlet adamlarıdır. Çünkü, efkârı umumiye- nin her gün karşısına çıkan şahsiyet- lere karşı yapılacak bu şekil hücum- lar, onları gayeye daha çabuk yak- laştırır, düşüncesindedirler. O tarz yazılarla, manevi bir hakimiyet kur- mak maksadı peşindedirler. Fakat, demokratik rejimde, buna asla me- sağ yoktur. Çünkü, — Devlet adamı, milli hâkimiyete güvenir ve onun tunlugune hıçbır surette halel getır— Metin Toker Dr. Sarol değil memek düşüncesi ve onun'yerdiği a- zim, iftira ve tezvir zihniyetinin ha- kımıyet tesisine, imkân vermez, işte sanık aleyhine müvekkilimin açtığı dava, onu bu şekil bir zihniyetle mü- cadele etmek kararını vermiş oldu- ğunu gösterir. Sanık kolay bir şöhrete erişeceği- ni sanmış, bir vekil düşürmek sure- tiyle sözde kuvvet kazanacağını he- saplıyarak bu hareketin kuvveti- ni müvekkilimin şeref ve haysiyetini aç bir şekilde, ihtirasla yemek hülya- sına kapılmış, fakat yanılmıştır. De- mokrasi şeref ve haysiyetle!- çiğne- ten bir rejim değil, onları koruyan bir idaredir. Sanığın bu noktada da de- mokratik bir rejim içinde bulunduğu- muzdan haberi olmadığı anlaşılıyor. Yazıların heyeti umumiyesi haka- reti mutazammın bir mahiyet taşı- makla beraber, yazılar arasında, su- reti hususıyede tasrih edilen kısım- lar hakaretin mevcudiyetini daha bariz bir şekilde ortaya koymakta- dır: 1 — Akis mecmuasının 21 inci sa- yısındaki — (Bir beyanat etrafında) başlıklı yazının 5 inci sahife 2 nci sütununda şunlar eoylen_ılmektedlr prof. Fethi Çelikbaş kabinenin umu- mi efkâr tarafından tutulan, mü- nevverlerce takdir edilip sevilen ve başvekilin bir yardımcısı olarak 0- nun yanında vazife görmesi istenilen azaları arasındadır. errem Sarol'un vekilliği ise, daha düşünül- d gu an, pek çok itiraza yol açmış- mecmuasında bu satırlar, Türk Sesi gazetesinde çıkan bir baş- makalede o zama tılan ve tamamiyle hilafı hakikat o0- lan ithamların yanında, mevzu dışı- na çıkılmış olarak Mükerrem Sarol'- un şahsına hücum ve taarruza geçil- diğini görüyoruz. Müvekkilim Devlet vekilidir, Devlet vekilliği vazifesi, Başvekâlete mevzu işlerin bir kısmı- nın ifasına taallük eder. Fethi Çelik- baş, 0 tarihte İşletmeler Vekili bu- lunu is mecmuası Fethi Çe- lıkbaşı Işletmeler Vekili olarak de- ğil de — Başvekil yardımcısı, Devlet Vekili olarak görmek sevdasına ka- pılmıştır. Buna karışılmaz. Fakat sevdanın altında bir maksat gızhdır O da müvekkilimin şeref ve haysiye- tine taarruzdur. Sanık, bu taarruzu- nu sinsi ve korkakça yapıyor. Fakat maksadına, hakarete ulaşmak sure- tiyle vasıl oluyor. Şöyle ki: Fethi Çelikbaş için, umumi efkâr- ca tutulan, münevverlerce takdir e- dilip sevilen, başvekilin bir yardımcı- sı olarak onun yanında vazife gör- mesi istenilen kabine azasıdır, dedik- ten sonra Devlet Vekili olan müvekki- lim için "Dr. Mükerrem Sarol'un ve- killiği ise daha duşunuldugu an pek çok itiraza yol açmıştı ..." demenin mânası açıktır. Başvekılın yardımcı- sı vekil olarak görülmesi arzu edilen bir şahıs diye Fethi Çelikbaşa mezi- yetler- atfettıkten sonra müvekkilim için "Dr. Mükerrem Sarol'un vekilli- i 1se...' kullanılma- sı, hakaretin ta kendisidir. Doğru- dan doğruya zemmetmek — suretiyle yapılan bir hakaret ile, başkasını methedip diğerini onun aksi gibi gös- termek suretıyle yapılan hakaret a- rasında mâna farkı yoktur. Fark, hakaretin şeklindedir. nık, bu noktadaki hakaretinin o derece anlaşılması gayesindedir ki, "Bu bakımdan mumaileyhin, işletme- AKİS, 14 MAYIS MAYIS