seEz İhtilâlinin, ya onun bir renksiyonu olan Himi sosyalizmin daktrinleri- dir. O doktrinler ki, millet içinde sımfların sınıllara tahakkümunden ve hazan maskeli, bazan maskesiz bir sınıf mücadelesinden başka bir şey anlatmazlar. Meselâ bir Fransız ihtilâli ki, «aklein, sahenk»sin zaferi namıl- na işe başlamış ve insaniyete, ya sınıfların sınıflar, ya milletlerin milletler üstünde tahakkümü mücadelesinden başka bir $ey vermemistir. Hayır! Hüseyin VUahit Seyin Avrupayı tatrih ederken vuzuhu daha ileriye de götürmesi lâzınıdır. Biz Avrupanın ne iktısadi, ne sivasi, ne ahlâki bün- yesinin, haltâ ne de fikirler manzumesinin hayranı ve takipeisi olâmayız. Biz Avrupunın südece teknifinin ve ilim metodunun huyranıyız (1) hattü »daha doğrusu- hayranı da değil mirascısıyız! Metot ve teknik iİse tarihin her çağında bir medeniyellen, diğer medeniyete miras olarak İntikal et- miş ve bu metodu ve tekmiği tevarüs eden medeniyet kendinden evyelki medeniyetin her vaman ziddı ve düşmanı olmuşlur, Hattâ bu tevarüs işinde şimdi bizim ve bise benser memleketlerin Avrupa- ya bir teşekkür borcu duyması da varit değildir. Çünkü Avrupanın varattığı bu yüksek teknik ve yüksek metot, munhasıran anun elinde toplanan teknik ve sermave İnhisarımın (vani empervalizmin) bir eszeridir. Bu yüksek teknik ve sermaye İse her şeyden evyel bizim, yani asırlardanberi müstemleke veyn yarı müslerilekeleştirilen gzeri memle- ketlerin ödediği fazla kıymet lerle beslenmiş ve üretilmiştir. (1) Hüseyin Cahit Bey bizzat Kadronun da kendi ilmi mnlisemesini Avrupa- dan almış olduğunu işaret ederek: «Kadro, tarihte maddiyetcilik müdafij değil miir? Bu mezhebi kendisi mi çıkarmıştır?» diyar. Aşikâr bir şeydir ki tarihi maddiyetcilik Avrupal bir mahsuldür, Fakal bu mahsul ilimde sadece bir melotlan başka bir şey değildir. Eğer biz tarihi maddiyetçiliğin, muasır Avrapa nizamını mülalcaya tatbiki demek ulun #«İlmi sosyalism»si de aynen alsak ve bunün hükümlerini bugünkü Türk ce- ralveti için de nynen varit telâkki etseydik 0 zaman bizden evvelki nes- lin, yahut o nesle mensup muarızlarımızın hatasımı aynen tekrar etmiş olur ve milli bünyeyi tahlilde biç bir zaman şahsiyetleşemezdik. Çünkü malâümdur ki, Hüseyin Cahit Beyin de dahil olduğu bütün a neslin mü- nevverleri için Avrupa ancak kül hwlinde nlınun bir şeydi. (2) Mamufih Hüseyifi Cahit Bey Kadranun tarihi maddiyetçilik metodun- dan istifadesini yalnız bir ilmi teknik meselesi olarak almıyor ve tatihi (1) Kadronun bu sayisının baş yazısım teşkil eden konferansımızda da bu noktaya temiüas edilmiştir, (2) Bittabi izaha hacet yoklur ki, Avrupayu talebe günderir veya Avrupa- dan profesör getlirirken de bu mübneeleden beklediyimiz kısaca Avrupanın tekniz ve metoduna tavarüs ve temellük etmektir. Yoksu bise, metodu ve tekniği değil de meselâ içlimun! rejimi getirmek isteyecek bir talehe ve- ya profesör, Türkiyenin milli dilekleri karşısında ne küdar hazin, nattâ gülünç bir vuziyolte düşer, 45