Buna mukabil, Edebiyatı Cedide münekkitlerinin öldürücü dar- beleri altında, artık, bir daha kımıldanamayacak kadar yere devrilip serildiğini zanmetizğimiz Muallim Naci, hiç değilse ne- sirde, sade üslüp telâkkimizde yeniden başını kaldırıyor ve «Ömer'in çocukluğu» bizi, «ÂAşkı memnu» dan ziyade alâkadar etmeğe başlıyor. Bundan yirmi beş, otuz yıl evvel, size Muallim Naci'nin nesri, Halit Ziya Beyin nesrinden daha sade, binacm- aleyh, daha muasır, daha yenidir desem, mutlaka, gülünç bir paradoks yapmış olmakla ithum edilecektim. Fakat, şimdi en tabit lâkırdılardan birini söylemiş oluyorum. Gerçi, bir cemiyette ahlâki kriteriam lar da ayni sür'atle deği- şir. Bugün iyi alan yarın fenadır ve bugün fena olan yarın iyi telâkki edilir. Lâkin hayatta olsun, sanatla olsun iyilik ve fenu- hk mefhumları - mefhum olarak - ebedidir. Hiç değişiklik ka- bul etmez. Bu itibar ile meselâ, Shakeseare'in bir çok eserleri teknik ve dil bakımından muasır zevke uymayabilir ve her han- gi bir modern sahne için bir Shakispeare piyesi fenadır, amma, Shakespvarse'in bir yüksak deha olduğu kanaati, bizde zaman- la, nc değişmiç, ne zaiflamıştır. Nitekim, Hamiros, bütün ipti- dailiğine rağmen, bizim için, daima ulvi ve taze bir şiir kaynağı- nın âlemi olarak kulmıştır. Zevklerimiz türlü türlü istihaleler ge- çirdiği ve onun terennüm ettiği İlâhlar bizim için artık tama- miyle öldüğü halde, ona karşı asırlardan beri taşıdığımız saygıya asla halel gelmez. Lâkin, bizim mevzuumuz nç Shakespeare, ne Homiras'tur. Biz, insanlardan bahsediyoruz ve eserle halk arasırıdaki münasehet- leri tayine çalışıyaruz. Geçen makalemizde demiştik ki, halkın bir sanat eserini anlayın hissedişi çok defa haksız, duima yanlış ve bazen sakattır. Bir eserin sanatkârla halk arasında tam bir ulaştırıcılık vazifesi gördüğü, sanatkârın maksadımı tam bir isabetle telkir ettiği hemen hiç işililmemiştir. Lâkmn şu var ki, insanlığın kültür tarihinde, hattâ umumiyetle medeniyet tari- hinde bir çok sanat eserlerinin müteaddi izlerini buluruz. Nice büyük hüdiseler bu eserlerin eseri olduğu gibi nice büyük kah- ramanları da sanatkârın nefhası yaratmıştır. Bir çok cemiyet 26 — pp « keb # W y çe . // g (— m v