Bu oluz iki baş kim burçta asılmış idi, kağan askınla boğranm yürün gör- memişlerdi. Ancak boğa bouynuzunda helâk ulmuşlardı. Kanlı Kaca bu başları ve oanavarları gördü. Başında olan bii ayağına derildi. (24) Eyder: — Varayım, oğluma doğru haber vereyim. Hüneri varsa gelsin, alsın. Yoh- Ba evdeki kıza razı olsün, dedi. At ayağı külük, ozan dili çük olur (25). Kanlı Koca giderek geldi, Uğu- za çıktı. Kanduralıya haber oldu: «Baban geldi. dediler. Kırk viğille babasınz karşı vardı. Elin öptü. Eyder: — Hânıma baba,mana yarar kız buldun mu? Eyder: — Buldum, oğul, hünerin var ise, dedi. Kunduralı eyder: — Alün akça mı ister? Kntır beserek mi ister? Babası eyder: — Oğul, hüner gerek, hüner! dedi. Kanduralı eyder: — Baba, yelesi kara kadlık ata irsalayım. Kanlı kâfir eline akın çapayım Baş keseyim, Kan dökeyim. Küfire kan kusturuyım, Kul karavaş getlireyim, Hüner göstereyim. Kuanlı Koca eyder: — Hay canım uğul, hüner dediğin ol değil. Ol kız için Üç canavar saklı- mışlar, Her kim ol üç eanavarı bassa, ol kızı ana verirler, Basıp öldüre- mese anın başını keserler, burca asarlar. Kanduralı eyder: — Bu sözü sen mana dememek gerek idin, Çünkü dedin, elbette varsam gerek, Başima kahınç, yüzüme tohunç olmasın (26). Kadın ana, bey baha, esen kalan (27) dedi. Kanlı Koca evder: — Gördün mü, men mana nettim” Oğlana karkunç haberler vereyim ola kim gitmiye, döne, dedi. z Kanlı Koca burada söylemiş. Eyder: Öğul (24) O zamanın korku ifadesine bakımız: Başında bulunan bitler, korku- dan kaçarak ta ayağına kadar iniyor, (25) Bu, o zamanda bir ala sözü, bir 1â? persengi gibi kullanılıyor. Hikâye- lerde çok göçer, BSonraları <kıssa diraz olmasın:, <uzatmıyalım» denllen yerlerde Dede Korkut hizüyalerinde bu 5söz söylenir: At ayağı çabuk olur, Ozan yani şair, mankıbeci dili de çabuk döner, demek oluyor (287 Ne canlı bir deyiş: başıma kakılacak, yüzüme tükürülecek hir gey öl- masın yerinde, (27) Esen btrada sauğ, sağlam yerinde. Selâm yerinde kullanıldığı var- dir, eEsenleşip dil ile güllü güya başladılar» mısramda olduğu gibi ki esen- leşmek burada hal hatır sormek, selâmlaşmak demektir. 48