«İnkilâp bitmedi.» değil, «İnkilâp bitmez! ». İnkilâpçılık vasıfları, «sosyal şartlarda daima yeni hamleli bir yürüyüşe inanmak ve katlanmak» şıarı etrafında toplanıyor. Bu, bilgisiz olmaz; inkilâbın ilimleşmesi gerektir. Zira o, bir dava işidir; ve bir davanın şartları da, hükümleri de bilgiye dayan- mak zaruridir. İnkilâbın ilimleşmesi.. İnkilâbın ilmini yapmak.. Bunu yaparken morfolojik vasıflarla uğraşmak, meselâ, etmoğrafya gibi bir şey yapmak demektir; bu, asıl ilim mefhumunun aradığı kanuniyet vasfıma yanaşmıyan, beyhuda bir emek harcamaktır. Sosyolojik, yani asli vasıfları tetkik etmek, kanuniyetler üzerinde kafa yor- mak.. İrkilâbın âlimden beklediği işte budur. Şeniyet hükümle- ri ancak b usuüretle tahakkuk edebilir. Şeniyet hükümlerini ka- zanmamış her hangi bir hareket ise, kendisine inkilâ p adını alamaz. Tanzimat ve Meşrutiyet'e inkilâp adını bunun için veremiyaoruz. Her ikisi de zaruretlere, kanuniyetlere dayanmıyan hareketler- di; ve bir şeniyet olmaktan uzak kaldılar. Türk inkilâbı bir şeniyettir. Kanuniyetleri vardır; bir takım şart- ların mahsulüdür, ve kendine hâs hükümleri vardır; dava sart- larını tamamen taşımaktadır. Bunun için inkilâapçılık vasfımtı, bize her şeyden evvel, inkilâbımızın şeniyet hükümleri ile tavsi- fini mümkün kılan, zaruret va kanuniyetlerini tesbit eden, do- ğuş şartlarını ve yürüyüş istikametini kendine hâs mahiyelle ku- nüunlaştıran, ve ancak busuretle ilmi damrçayı taşıyabilecek olan tetkiki emrediyor. Böyle bir tetkik, bizi manşelere götürür, ve «Türk inkilâbı niçin oldu?» suali ile karşı karşıya bırakır. Bu karşılaşmada şunu gö- rüyoruz: ÂAvrupa düşünüşünün chasta adam» dediği bir yarı müs- temleke.. Avrupa düşünüsünün müstemleke hırsı.. Bu hasta a- damın, bu haris düşünüşle ve bu düşünüşün uşakları ile boğuş- ması... Kurtuluş hareketimizin menşeindeki bu manzara, top - raklarımızda niçin, nekadar ve hangi istikamette bir değişmenin zaruretini bize gösteriyor. Bu başlangıç, Türk inkilâbmın ilmini yapanlara, cihanın müstemleke ve müstemlekeci tezadını işaret- 88