men ölem, oğlum kala, Bundan yeğreği (1) yohtar ki gösüm görürken, oğul, gel, seni iyarayım (5). dedi. Oğlan eyder: — Baba, cün meni iyarayım dersin. Mana Kiyık kız nice olur. Kandaralı eyder: — Baba, men verimden durmudın (6) ol durmuş ola; men kurakoç atıma binmedin ol binmiş ola; men kanlı kâfir eline varmadın, ol varmış, mana baş getirmiş ola. dedi. Kunlı Köca eyder: — Oğul, sen kır istemezmişsin, Bir celâsun bahadır istermişsin. âAnnı ur- kasında yiyesin, İçesin, hoş geçesin, Eyder: — Beli (71. canımı baba, öyle isterim. Pos, varasın, bir cicl bici Türkmen keanı (8) alasın, Nigâhından (9) dayanam (10), üzerine düşem, karnı yırtıla, dedi. Kanlı Koca eyder: — Oğul, kız görmek #enden; mal, rızk vermek benden, dedi, Böyle diygeç (11) erenler evreni Kanduralı verinden durdu (12), kırk yiği- din (18) yanına haldı, Tçağukzu gördü, kız bultmadı. Kayttı (14), geri dün- dü, evlerine geldi. Babası eyder: — Öğul kız huldun mu? Kanduralı eyder: (5) cdvereyim>» bizde severeyim» olmuştur. a«Bvlendireyim>» demektir. E- vermek hâlâ dilimizde yaşar. B) Bu Dermadiın ve ardınca gelen binmedin, yarmadın sözleri «durmazdarn önce, binmezden önce, varmazdan önce>» demektir ki svarmadıyın» ve «var- madıyan> şeklilleri de vardır. «, .,mazdan öncer yerine r,..Müdin> eki ne ka- dar kısadır. N «Beli» evet demektir. (B) Bakınız: Kanturalı öyle <cici blel Türkmen kizi» istemiyor. Ö zaman <«Türkmen>» Giye döğüşmiyen, işiyle güciyle uğraşan halkm kastolunaduğu ne belli! (9) Nigânından birdenbdire verindedir. Farsça nâgihan sözü böyle değiş- tirilmiş, sonuna da dan diye Türkçe ek konmuş. (10) Ritabın aslında bu söz tı, elif, nun, ye, mim ile sanki tanym Bgibi ya- sılmış. «<Dayanayım» sözünün o #emanlar tânıyım gibi bir söylenişi mil vardı acaba? Ardınca gelen «düşme» e bakarak bis bunu da dayanam yar- dik. (11) Diygeç deyince vyerindedir. Sontaları Diyicek kılığına girmiş; bu kı- lıkla esxi Türkiye türkçesi Xilaplarda çok görükliür. (12) Durmük kalkmaktır. (13) Bütün bu hikâyelerda kahramanların hep kırk yiğldi vardır. Eski ma- sallara giren üçler, yediler, kırklar gibi sözlerin hep bu sayılara verilen değerlerden geldiği anlaşılıyor. (14) Kayıtmak, dönmek, ricat, hareketini tebdil demektir. 46