memleketteki tatlısı frenginden daha iyi işlete bileceğimizi mey- dana çıkardı. Rı.gün de fen iı,lı_—rfn:fe aşağı yu- karı ayni vaziyelteyiz. Öyle im- Uyazlı şirketler vardır ki, işlerimni- den bir çoğunun yalnız ecnebiler yapılabileceğini ba ettiemiştir. Â tarafımdan mukavcle kabul ma Zzaman denişiyormuş, Oonun mukavele ile bizim yapamaya - cağımızı ilân eylediği sahada yetişeni bir cok Türk gençleri iş bulamıyormuş, onun umurunda değildir. Su manzaraya bir çok defalar şa- hit oluruz: x şehrindeki y mü - inde yüksek fen tahsil e- essesr den Türk genci memleketine ge- lir. Kendi sahasında iş bulamaz. Ortamektebhe muallim olur. Bir gün ayni x şehrinin ayni y TÜ - essesesinden mezün Mösyö Z ile karsılaşır. Vaziyeltini sorar. Kenr- di is bulamadızı memlekelinde hattâa müracaal Mösyö Z mütehas: kendi aldığınm Jâakal beş altı citiği daivede sış sifalile ve mislile çalışmakta olduğzunu hay- retle anlar. Sebebini araştıralım çünki mösyü Z ecnebidir. Osmanlılığın mirası olan hu kö tü ecnebi cihniyeti devletin en büyük resmi makam- larında da göürürsünüz. Öyle da- hayranlığı ire biliyoruz ki Avrupa'ya fan talhsili için talebe cönderemedi- ği için talebelerini raemlekeli mizde Lise dereceninde tanılan bir cencbi mektebine göndermiz” tir. Halbuki bu kanunu o0 mektebin mezunlarını yüksek tahsil görmüş addetmez. Kanunun bu teyidine ve ondan memleketin bir mutlaka daha üstün fen mücsse- selerimiz. bulanmasına vağmen kendi talebelerini o ecnecbi mek- tebine gimduı'mekteki ı_zayrı'lî in- siyakı olan ecnebi dan başka neye hamledebiliriz ? ÖY.e mukarreralımız vrdır ki sirf bu hissin tesiri altında bilâkavdü hayranlığır sart «Alemaliki ecnebiyede: tah- sil görmüşlere muayyen haklar bahşcder. Buna nazaran maeselü Tahcan'daki :Debestanülmühen- disine den mezun olursanız bazi haklar kazanırsanız da Gümüş su'yundaki mühendis mektebin- den mezün olursanız aslaı. Eenebi düşmanlığı, hariç memle- ketlerdeki fenden istiğinn bizden çok uzaktır. Biz de herkesle be- raber garnp fenninden azami iBti- fade taraftarıyız. Fakat hu ken- dimize itimadı, kendi şahsımıza kendi insanlarımıza ve mermba- larımıza olan iymanı gaip etmek demek değildir. Kat'i bir düstur olarak kabul etmeliyiz ki: Tür- kiye'nin havası ve suyu gibi, Tür- kün kafası da en ince fenni tocl- kikleri yepmaya, öğrenmeğe ve tatbika ecnebilerinki kadar mü- saittır. Dünyanın en muğlak, on anlaşılmaz makinası olan insan ilminde bilğili insanlar yetiştiri- bilen Türk, ondun çok muldut ve hasil olan mukina, insaal ve diğer tekmil Fen işlerinde de önlü fenciler yetiştirebilir, hattâ yetiş- tirmişlir. Elverir ki ondan ne İs- tendiği sarahatle meydana kon sun, ona göce teşkilâat yapılsın ve meydana geldiği zamanda *Sen bu memleketin adamısım, yahut - vi