Cihan pazarlarının serbest rekabet meydanında başabaş güleşemi- yen sanayiciler ve ziraatçiler müdahaleciliğe, yine serbest müca” dele sahasında sırtları yere gelen amele sınıfı da sosiyalizme ta- raftar oldular: Bunların ikisi de liberalizm bünyesindeki inhiraflardır. Liberalizmde esas olan «ferdi hürriyet» mefhumu, müdahaleci likte burjuvya sınıfı içindeki muhteclif zümreclerin hürriyeti, sosya lizmde ise amele sınıfının hürriyeti seklinde yaşamaktadır. Lihe- ralizmin tlanımedığı amillet» melhumu, müdahalecilikte ve sosya- lizmde de yoktur. Her ikisinin de kımıldetıcı kuvveti, sınıf men- faatidir. Sınıf menfaati, ihtibasa uğramış liberalizmde fert marıfaatinin yeni ilbasıdır. Kapitalizmin geliştiği memleketlerde istihsal vasıtalarına malik olan ve olmayan iki sınıfın varlığı, aynı zamanda bu iki sınıfın menfaatlerine uyğun iki ayrı siyasetin doğumuna sebep oldu. Ve Devlet, her ikisinde de, kendi sınıf siyasetinin bir icra âöleti te- lakki edildi: Müdahalecilikte devlet, burjuva sınıfı içindeki zümrelerden küh bunun, kâh şunun menfaatlerine, sosyalizmde ise Devlet, amele sınıfının menfaatlerine cevap veren bir vasıladır. İktisat ilmini, fizik, riyaziye ve tıp gibi uynen Âvrupa'dan ithal den kürsü ulemamız Türkiye'yi de bu gözlüklerle tetkike kalkışın- ca, liberalizmin azmanı olan telakkiler büsbütün patolojik eb'at alıyor!. Çünkü Türkiye mevzuu, hiç te kapitalizmin geliştiği memleket- lerdeki içtimui ve ikiisadi sgartlardan doğma nazariyelere göre mütalea olunmaz. Nihayet mutlak ve mücerret bir iktisat ilmi de yoktur: Bugünün iktisat ilmi, kapitalist ihtisat sisteminin ilmidir. Mezelâ, «Fena para, iyi parayı koğur.» nazariyesini mutlak bir kanun olarak Darülfünunda tedris eden profesörlerimiz, Şark Vilâyetlerinde kâğıt paranın gümüş ve altın parayı bütün bir müddet koğamamış olmasını, taleblerine acaba nasıl izah edi- yorlar? Türk şeeniyetine hâs bir Devlet telakkisine, Türk şeeniyetine hât bir millet telakkisine, Türk şeeniyetine hâs bir iktisat telakkisine 1T