l—:kîlıı;' Tahblilleri —— Bir Münakasanın Manası. Sevket Silreyya. Milliyet gazetesinin cMhlliciv si ile Kazım Karabekir Paşa ara- sında başlıyan bir münakaşa, çok geçmeden, bütün Fırka matbu- atını çevresi içine aldı. Tarihimizin en genç faslını geniş ve ku- caklayıcı bir anlayışla, derinlik ve özlülükle iyzah etmek için, bu ne güzel fırsattı. Fırka matbuatına düşen şey, bir takım teferrü- ata sapmadan ve kronolojik mevzular üstünde çekişmeye düalma- dan, Küzım Karabekir Pş. yı muayyen bir zihniyetin tipik bir mü- measili gibi almak ve kendi imzası ile bütün illetlerini teşhir eden bu mümessilin şahsında, unun temsil ettigi zihniyeti, bir daha hortlamamak üzere, gömmek ve tasfiye etmekti. Halbuki hiçte öyle olmadı. Hedef ve prensip meselelerinde da- ima zayıf ve daima dağınık kalan matbuatımız, bu davayı da . bermutat - daha ilk adımda bir tiraj meselesi haline sürükledi, daha ilk adımda, münakaşa, mukabil tarafın istediği teferrüat hattı üstünde saplandı ve matbuatımız bu atoferrüat üstünde çe- kişme» yi ya gizli ya âşikâr gene kendi namına istismar etlmek için uğraştı durdu. Karşı tarafın kendisini sürüklediği teferrüat cephesi üzerinde münakaşa kabul ettiği için bu cephe üzerinde saplanıp kalan mat- buatımızın bu işte oynıyahildiği rol, sadece yakayiin naklinden ibaret kalmıştır. Vakayii yapmak ve yaratmak, büyük bir iştir ve büyük adamların işidir. Bu vakayiin lâalaltayin nakil ve hikâyasi, hiç bir zuman bu yapılan ve yaratıları vakayie bir şey ilâve etmek değildir. Halbuki, bu tarihi münakaşada, İnkılâp cephesini mü- dafaa etmek isteyen herkese düşen şey, bu vakayiin sadece nakli değil, iyzahı idi. Kaldı ki, bu vakayiin bizzat onları yaparı tara- fından İnkılâp neslinin eline verilmiş öyle bir nakil ve iyzah nü- munesi vardı ki —(1), bu nümunenin ebadını muhafaza edemiye- Ü