Ahmet Hamdi Bey eserinin başırnda Türk inkılâbının manasını izah eden ve inkılâp ideolojisi ile «inkılâpçı» nın ruhi rabıtasını anlatan güzel bir «öz söz» vardır. İnkılpçı ne zaman hamlenin mümessilidir? Ne zaman kendi davası ile kendi ruhi alâkası kopar? Yani ne zaman hamlenin önündedir, ve ne zaman hareketin ardında kw- lır? Ahmet Hamdi Beye görc: zİnkılpçı kendisindeki heyecan kaynaklarını tamamen .tarif v tesbit edebildiği ve artık onun altında onun hissetliği, fakat ifade edemediği, bir şey kalmadığı zaman, inkdâp bitmiz, yahul bizze! inkılâpçı da ondan uzaklaşarak inkılâbın yürüyüşünü ftahip ede- memis, urkada khalmış olur». Filkakika her inkılâp kendi döküntülerini verir ve bir inkılâpta inkılâpçının hadisenin ardında kalışı, dama görülen hazin hallser- den biridir. Fakat bunun sebeplerini izahta biz Ahmel -Hamdi Beyle ayni fikirde değiliz. Çünkü Hamd Beye göre zaman heye- canın en büyük düsmanıdır. (Sa. 9) Halbuki bize göre heyecanın şuura inkılâp edebilmesi için her şeyden evvel heyecanı sistem- lestiren ve «İdrak» haline getiren bir zamanın gecmesi lazımdır. Ruh taşkınlığı başka, şuura müstenit ve ahlak haline gelen ruh heyecanı yine başkadır. (1) İnkılâpçının heyecanı bu suura inkı- lân eden ve ahlak haline gelen ruh heyecanıdır; yoksa müphem bir sezişten, yahut istikameti gayrı muayyen bir hamleden gelen bir ruh taşkınlığı değildir. İnkılâp heyecanı balısında Hamdi Beyle aramızdaki ihtilâfa mu- kabil inlalâbın izah ve tarifi bahsında aramızda büyük ayrılıklar yoktur. «Bir inkılâp, kendi ideolojisini ve ilmini kuramazsa, yaşamamak tehlikesine maruz kalır!» hükmünde ise esasen her zaman israr ettiğimiz gibi Hamdi Beyle de tamamen beraberiz. İktisadi Devletçiliğin birinci bahsı ferdi iktisat rejiminin nası! sonu geldiğini izaha tahsiz edilmiştir. Bu izaha göre, tAvrupa medeniyeti Avrupa'nın garbinde doğan bir takım hare- ketlerin mahsülüdür. Yeni kıt'aların heşfi, orta sınıfın teşekkülü, 14 İnkılüp ve Kadra. Yazan: Şevket Sureyya, İnklân hayecanı « Antuyyarmm,