kacağız: Memleket iktisadiyatının kurulabilmesi için dümenli ve idareli para esasına fakat dümenli ve idareli para esasına ge- çebilmek için de kurulmuş bir memleket iktisadiyatına lüzum vardır.» ? Hayır. Bizim görüşümüze göre milletin bütün yaratma enerjisi- ni böyle bir çıkmazın içinde hapsetmeze lüzum yoktur. Madem ki para'nın hakiki mana ve rolü anlaşılmıştır. Ve madem ki ikti- sadiyatını henüz kurmamış ve içpazarını henüz işlememiş bir memleket, daha uzun yıllar için sonsuz iş ve istihsal imkânları- na malik demektir, su halde, iş ve iatihsali para'ya değil, para'yı iş ve istihsale tâbi kılarız. Muayyen bir istihsalin muayyen bir hesap neticesinde kârlılığı anlaşıldıktan sonra bunun eshamını bekleyip ağzımızı havaya açacağımıza, bunu devlet plânının içi- ne alır ve devlet kredisine besletiriz. Eğer ortada ferdi teşebbü- sün de görebileceği isşler var ve bunların eshamı hazır bulunu- yorsa, iyi ya, onu da kredi mekanizmamızın içine alır ve para- nın sağlamlığı bakımından kontrol ederiz. Şu yar ki, banka kre- disinin gerek husust ellerde gerek ise devlet elinde paradan baska bir şey olmadığını ilk adımda kabul etmemiz ve mevzu- atımızı buna göre kaleme almamız İâzımdır. Prof. Wagemann'dan, Prof. Wagemann olduğu için bahsettik. Malüm ya bizde bir iddianın ciddi sayılabilmesi için bir frenk tarafından ortaya atılmış olması şarttır. Bazan da her hangi bir frenk usulünün tatbiki için o usulün evvelâ Garpta tecrübe edil- miş, Garpta kullanılmış ve Garpta cakitilmiş okması lâzımdır. Turgut Reis ve Barharos zırhlılarını, Almanya tekaüde çıkarır, biz satın alırız, muharebeye gireriz, muharebeyi kaybederiz ve ancak ondan sonra aklımız başımıza gelir. Çok zamanlar, bizde, nazariye için de böyledir. Yoksa Prof. Wagemann'ın müdafaa ettiği para tezi, bir umumi şeniyetler bozuluşunun seyrinden kuvvet alan bir görüşten ve bu görüşün Almanya için ifade edil- mesinden başka bir şey değildir. Hattâ o kadar Almanya için ki, Almanyada Prof. Wagemanmn'ın lezi, iktisat ve istihsal bakı- mından, ancak yeni AÂlman iş sahaları zaviyesinden kuvvetli yahut zayıf addedilebilir. Halbuki biz cihan içindeki şeniyetle- rin çözülüşünü ayni dikkat ve ayni sistemlilik ile takip ettiği- 37