den bahsedelim. Cihan harbinden sonra, bütün paralar düşer- ken bu sukut nisbeti hem Almanya ve Âvusturya gibi bazı Av- yupa memlekellerinde hem de umumiyetle Balkan memleketle- rinde pek büyük olmuştur. Harpten evvel bir drahmi yahut bir leva, bir ley dört ile beş kuruş arasında yer tutarken, bugün, bizim paramız da düşmüş olduğu halde, bütün bu paralar bi- zim bir kuruşumuz etrafında bir kıymete malik bulunmaktadır. Bunun, bu memleketler bakımından şöyle bir esaslı faydası ol- muşlur; iş ücretlerinin düşük olması ve dolayısile ihracat kabi- liyeti; haricin mallarına karşı paranın alım kabiliyetinin az ol- ması ve dolayısile bu mallara müstehlik olan sınıfın paranın kıymeti bakımından bir milli tasarrufa mecbur tutulması, lüks istihlâklerin pek mahdut kimselere inhisar ettirilmesi ve hariç- ten getirilecek ihtiyaç maddelerinin daha ziyâde orla cinsten ve hattâ orta cinsten de aşağı olarak tedarıki ve ithalât bünyesi- nin buna göre yani memleketin zayıf alım kabiliyetine göre ta- yini. Öyle ki, bütün gündelikliler, ücretliler ve deylet memur- ları, komsu memleketlerde; bizdekinden çok daha az bir para ile geçinirler, Fakat buna mukabil hariçten gelen mamul emtia ile dahilin ziraat emtiası arasındaki fiat makası bizdekinden çok daha mülâyim bir surette işlemektedir. Bir de İskandinavya devletleri vardır ki, bunlar, İngiliz lirası düşer düşmez derhal paralarmı düşürmüşlerdir. Bunun da se- bebi, İmparatorluk ile olan sıkı iktisadi ve mali münasebetleri- dir. Hattâ bu harekete, Yunanistan da iştirak etmiştir. Biz, kendi paramız için, bu yolları taysiye edecek değiliz. Çün- kü bunlar, klâsik inflasyon tasnifine giren hareketlerdir. Kaldı ki Balkan devletlerinin hemen bepsi, bütün bu gibi kararları alırken, bir milli iktisat kurmak yollarımı aramaktan ziyade beynelmilel tabiiyetlerini olduğu gibi muhafaza edebilmek en- dişesile hareket etmişlerdir. Halbuki biz, yepyeni bir içpazar yaratmak dayasındayız. Yani hammadde ve ziraatçi bir yarı müstemleke bünyesinden lâzım ve kabil olduğu kadar sanayi- leşmiş bir ileri ye müstakil memleket bünyesine geçmek istiyo- ruz. Bu itibarla, saydığımız bu memleketlerin hiç birisi, bize ör- nek olamaz, 365