neticesiydi, Misal olarak o zamanlar İzmir'den Akşam gazetesi- ne gelen muhabir mektuplarından bazı parçalar alabm: «Urla belediye reisi Âdil Bey izahalında bilhassa şu sözleri söyledi: Akşam'dan rica ederiz tütünlerimizin satılması için muavenelt etsin Aksi takdirde hepimiz de açlığa mahkümuz, Kasabamız- da hayat durmuştur. Belediye kasasında metelik yoktur. Çünkü halk para coermiyor (*) «Urla kasabasında ihtiyaçları anlaşıl- mış, zaruret içinde 1400 kişi, köylerde 1700 kişi vardır. Bu sene 500 bin hilao tütün elde kalmıştır.» (*) «Tire merkezile İzmir'in Değirmendere nahiyesinde ve Bulgur- ca höyünde yoksulluk başladığını işittim. Hilâliahmer merkezi reisi Sezai Beyi görerek buram daşru olup olmadığını sardum. Bana şu cevabı verdi: «Maatisessüf bu haber doğrudur. Bize bugün malümat geldi, Bulgurca, Degirmendere karyeleri iütün- lerini satamamışlardır. Zaruret bundan ileri geliyor.» (*) Bu aralıkta alacaklıların da müstahsili sıkışlırdığı anlaşılmaktadır. aMuhtar Saddettin Efendi de su sözleri söyledi: Beyim. hüküme- timiz tültünlerimizi aleım, bize veni kredi bulsun. İstediğimiz bu- dur. Biz borcumuzu öderiz. Altıntaş mahallesi muhtarları da şu izahatı verdileri Mahallemizde zarsret içinde bulunanlar çoktur. Bağlarımızı işliyemiyecek vaziyetteyiz, Tütünümüz alın- maz, kredi bulunmazsa yelecek sene bu vaziyet yine hasıl ola- caktır.» (*) Müstahsil, yaşıyabilmek için elinden son vasıtalarını da çıkarın- ca, doğrudan doğruya sefaletle karşılaşmaktadır. Bunun için bizde bugünkü şartlar altında içtimai farklılaşma sefaletle mü- teraliktir. Bu sözlerimizden içtimai farklılasmanın zalti iktisada dönen köylerde olmadığı zannı hasıl olmamalıdır. Oralarda zati ikti- sada dönen köylünün ekseriyetini hali vakti nisabeten yerinde olanlar teşkil ctmektedir. Kendi kendini idare edemiyecek ka- dar hayvanı, tohumu olmıyan köylü ise, hem ailesinin gıdasını tedarik etmek, hem de vergi borcunu ödemek için köyünü terke- (*) 1932. 8. 1. tatihli alışamı gazotesi, İkinei sahifc, Ç| 3 » > » » H » e) » » » > » b ” (*) > > , » » , >