kumüsyon işleri yapmağa çalışan Hakkı Beyin yeni simasile tanışıyor. Bu sBimn o kudür değişmiştiâr ki, hunu Selma Hanım bile tanimakla güçlük çe- kivor. Dalma titiz bir İnkılâpeı kalan asıl Ankaranın yamhaşında İnkılâ- bı, aferi, egoist hir zümrenin kendi hesabına istismara çalışması maddi refnh içinde ideallerin tavsaması ikinci kısmın mevzuudur. Burada son derece alafrangalaşan bir Yenişehir ve garpliliği daha zivade sudece me- savi tarafından alan bir zümrenin hayatı vardır. Bunların mralarında acalp çaylar, bulolur oluyur. Okuyucu hazır bulunduyu bu sahnelerden tik- siniyor. Bu zümreye nazaran artık hulkçılık diye bir dava kulmamıştır. Her şevy kendi dar muhitlerinden ve kendi acaip sevklerinden iİbarettir: A5 inci tahifeden bir kısa sahne: Ankara ypalasta bir balo var, Onun civarında bu işlerden bihaber bir hulk kütlesi kendi âaralarında konuşuvor: aBırlı yorgunlü bir köylü: — Sekiz saatliık yoldan gelirim; dedi. Handa ba- na yer vermediler; bir kuhveyeç gireyim dedim sokmadılar, Dalaşırken karşıdan buranin ışıklarını gördüm, Bir de baktım ahall toplanmış, Bi- zim köylülerden birlne rastgelirim dedim. Hoca gene hiç tınmandı, Köylü yaklaştı: — Burada ne var ki? Ne idetler” diye sordu. Hoca buşinı çevirmeksizin: — Balo var, balo dedi. Bu kelime köylüye neyi ifade ettl? Bilinmex. Lâkin yorganlı adam kendi kendine söylenir gibi mırıldandı: — Bu gecenin yarısında hen dolaşın dururlar. Onlar da benim gibi garip mi, nedir? Yatacak yer mi ararlar? Hoca kendini tutamayıp güldü. Bundan eesaret alan küylü ona daha ri- yade sokuldu: — Bu kocu konak kimin* Aha, deyiver, banu, gözünü seveyim.. — Töbe yarabbi, töbe yarabbi, burası otel, otecl be, Hani senin anlıyaca- kın alafranga han.» İşte ikinci kısmin rolü halk ile bu zümre arasında nasıl doldurulmaz bir uçurum açıldığını göstermek ve inkılâbı böyle anlıyanları, hep kendi leh- lerine çekenleri tehzil cbmektir. Selma Haniım bu devrede asıl halka lâkayt kalıp aenyip bir hayatın egeisi zevklerine dalan veni kocusından da uzaklaşıvor. Üçüncü devreyi beraber geçirecekleri yeni bir tip lâmm. Bu bir genç müuharrirdir. Neşet Sabit sır£ genç kadını görmek için onların hazı alemlerine iştirâk ediyot, Ve Selma Hanım bu hayatın acılarını onunlu arlaklaşıyor. Fakat nihayet paylaşmakla tükenmiyen bu derdi bu muhitten kendini süküp atmakla kökten ledavi ediyor. Şimdi onu boyulı bir balo kadını olmaktan çıkmış, içtimat hizmellerin en dezerlisi olan munllimliğe atılmış görlüyo- Tuz. Şimdi kitabın üçüncü kısmını. geliyoruz. Onuncu Cümhuriyet yılı şen- liklerile cimtiyazsız, sınıfsız» bir millet marşlie ve Gazinin büyük nutkile yeni bir devir uçılıyor, Küçük zümrenin menfaatine dünen işler, YAVAŞ ya- vaş bütün halkın bütün köylünün menfaztine bir istikamel alıyor. Tİler 48