Kalkubeni yerimden durur idim, Yelisi kara kadlık atıma biner idim, Babamın ağban evinden çıkar idini, Erkubili ala dafı avlar idim, Ala giyik, sığın givik kovar idim, Turtanda bir oldla neyler idim, Demrensiz ohla yiğlt seni sınar Idim! Öldürmeğe, yiğltim, men seni kıyamadım! (171 dedi. Iwağından tutuben yakınından gülüşlüler; gizli yaka tutuben biliştiler; tatlı damağ veriben suruştoular; al boz atlar bimniben yürüşlüler; hey- babası yanına iriştiler. (15) Babası lancığın gördü. Allaba şükürler evledi. Oğluyle geliniyle kanlı kocn Oğurzu girdi. Gük ala gürklü çimene çadır dikti. Attan, aygırdan, boğra, koyundan koç kırdırdı. Nüğün etti. Kaulın Oğuz heylerin ağırla- dı. (19) Altımluca gönlüğün dikip, Kundurulı gerdeğine girip, muradına mak- suduna irişti. Dedem Korkut gelip şadlık çaldı; boy boyladı, söy söyledi; gazi eren- ler basına ne geoldiğin söyledi. İmdi kani dediğim bey erenler, dünya menim diyenler? Ecel aldı, yer gize ledi, Fani dünya kimte kaldı” GCelimli, gidimli dünya; som ucu üölümlü dünya. Becl geldiğinde arı İmandan ayırmasın, Kadir seni nümerde muhtaç etmesin, Allnh veren Ümidin üzülmesin. Ağ alnında beş kelime duna kıldık; kabul olsun. Amin diyenler dizar gör- sün, Yakıştırsın, dürüştürsün, gçünahınıcı adı gürklü Muhammet Musla- faya bağışlasm, (201 Kandurulı Hikâyesinin Değeri Üzerine Birkaç Düşüönce Üç sayımıza ancak sığabilen bu Kuuduralı hiküyesi, eski devirde Türk halk hikâyecilli#inin başlıca unsurlarını içinde topluyan çok özlü, çok de- Berli bir eserdir. Hikâve, bir başlangışla başlıyor: Kanlı kocanın yetişmiş oğlunu evermek nivetine düşmesi, Kanduralının nasıl kız istediğini anlatması, Oğuzda kız nramnlar, bu başlangıçlır. Delikanlınin istediği kız için ileri sürdüğü (17) Selcan hatunun cevabı daha müspet: O, hakikaten Gemirsiz ok kubanarak Kandurealıya kıyamadıfğını ispat eltlmiştir. Kanduralmın böyle bir lıyamamazlığını göstermemek hikâvenin eksik tarafı gibi görünür. (218) Bu ölrayarül törilin gimdik) anlaşılışı şudür: «Uzaktarn butüşüp ya- kındarı gülüştüler. Gizli yakalarını acçıp tanıştılar. Dudak dudağfa gelip emiştiler. Ak rTenkli, boz renkli mntlarına binip iCerlediler. Kandurüalmın babasının vanına geldiler.> (19) Ağırlamak, ikram, rlayet etmek, zıyafet vermek demektir. (20) Hemen her hikâyenin stönuünda tekerleme gibi gaçan bu dua, hikâ- yeyl anlatan uzanm dinliyen beyden hediye almak için kullandığı alışil- miş bir ölstem gibidir. 652