Büyük Fransız inkılâbı ferdin hürriyetini vo otoriter kuvretlerin tasfiye- sini bedef tulmuştu. Her inkılâp gibi, o da dayanma direkleri çürümüş olan eski cemiyel muvazenesi yerine, yeni bir muvazene kurdu. Bu mu- vazene, teşebbüs ve hürriyet haklarından bemen tamamen uzaklaştırıl- mıs olan ferdi, Isali bir hürriyete kavuşturdu Bu inkılâp temayülü difer milletlere de örnek olarak, bir buçuk asır dünya, serbest çalışma ve ser- best mübadeleye dayanan yeni bir medeniyet rejimine intibak etli. Ce- miyet bu bünye değişlirmesinden sonra, yeni bulunduğu muvazenede epi rahat etti; çok İlerlemeler uldu; bir takım milletiler için büyük bir refah devresi başlamıştı. Fakat her müvazene gibi bu da kendi içinden bir mu- vanezesizlik doğurmakta devam — ediyordu. Ucmiyet, kendi dafi ve müukarvim kuvvetlerini kullanarak ve arasırz da devri buhranlarla safra boşaltarak, büyük muyazenesini bulmaya çalıştı; hüylece bir bucuk asra yakın devam eden bir medeniyet rejimi, yavas yavuş kendi içindeki mu- vazenesizlikleri yenemiyerek bir bhüyük harbe doğru gitti. Harp, uzun ve çetin bir boğuşmadan sonra, veni fakat sun'i bir muvazene ile bitti. Ce- miyet intibak etmeve mechur olduğu yeni plâna kavuşamadığı için harp- ten sonra ise buhran başlıudı. İnkılâbımız, tarihin böyle bir devrine, serbest çalışma ve serbest müba- dele rejiminin bir buhranla nihayetlenmiş olduğu bir zamana isabet et- mistir. Daha doğrusu inkılâhbımız, ferdi çalışma ve serbest mübadele re- jiminin deyrini ikmal elmesinden doğmuştur, İşle onun içindir ki hiz inlalAbımızla, müdahaleoci ve otoriter bir kuvvel taralından tarih akışma müdahale ederek hamleler yapmak mecburiyetindeyir. Bu otoriter ve inkılâpçı kuyvet, bizim nazarımızda «devlet» ten Ybnrettir. Onun İçindir & Türk inkılâbının sdevletcilike prensibi, inkılâbın kendisinde münde- miç en ileri bit vasıflır İnkılâp, Türkiyeyi en ileri bir memleket haline gelirmek gibi ağır bir vazifevi üzerine almıştır. Bu büyük işi ferdiyetçilikle ve ferdi hürriyet ve serbest mesai İle tembı ctmeye imkân var mıdır” Eğer ön dokuzuncu aarm eşiğinde olsa idik ve v zaman uyanarak sanayi İstihsaline başlayıp dünya piyasalarında lehimize mühim matjlar temin edebilecek vaziyet- te bulunsa idik yapacaığımız en büyük hamle, Terdi çalışmıya serhest birakmaktan iharet olacaklı. Bir buçak asır, Garbin ilcri milletleri, bu yolda inkişaf ettiler. Çünkü nakli vasıtalarının tekemmülü bir çok yeni kıtalar ve memleketleri müslemleke ve açık pazar bhalinde kullanmak imkânmı verdi; tekniğin ilerlemesi de bir takım memleketlerin sanayi istihsaline dökülerek dünva mikyasındaki mübadele işlerinde Yehlerine mühim marjlar elde etmelerini mümkün kıldı. Milletler arasında müba- delede öyle bir vazivet hâdis olmuştu ki, bir kısım miltetler ferdivetci ve «emiperyaliste bir iktiset sisteminin bütün Faldelerini kendi fertlerinde topladılar; bu sistemin bütün kötü ve zararlı tarafları da diğer milletle- rin omuzlarına yüklendi. Ferdiyetçilik yapabilmek için, ferdi sonsuz bir ihtiras ile işe sevykelmek lâzımdı. Nunun İçin İse en büyük mnharrik küvvet ekâra elde cimek hırsı idi. Fert en büyük kâÂrı, en koluy şekilde temin için kendi maddi ve münevi kuvvetlerini seferber haline koymak için uğraştı. Buhar kesfalmmup teknik ilerledikten sonra, dünya milletleri Iki kısma ayrıldılâar: Biri hâkim millet, yani metropol, diğeri matbdu millei$, yani müstemleke idi. Her ikisilnin arasında da şeklen müstakil, fakat haki- kafta yine bir nevi müstemlekeden ibaret açık pazarlar var idi. Birinci- 43