bir iktisat siyasetinin de zaruri bulunduğunu söyliyenlere karşı, demagojinin sinsi ve adi vasıtalarile tasallut eden mukallit ve kısır beyinlere, Gazinin bu erkek sözlerini bir serom gibi zerketmek lâzımdır. İktisatta istiklâl demek, yabancı milletlerin siyasetlerini taklit etmekle istiklâl demek değildir. İktisatta istiklâl demek, yüz yıl geriliğimizi en kısa bir zamanda aşmak için tatbik olunması lözimgelen siyaseti yaratmak ta istiklâl demektir. Türkiye iktisadiyatı, bir tecrübe tavyşanı mıdır ki, her milletin her sahadaki çeşit çeşit siyasetlerini üzerinde deniyelim? Demiryolu siyasetimize muarız olanlar, hiçbir memlekette Dav- let bütçesinden demiryolu yapılmadığını, faydalarını gelecek nesillerin toplıyacağı bir işin bütün yükünü bugünkü nesle yük- lemenin beynelmilel teamüllere uygun olmadığını söyleyip du- rurlar. Hiç akıllarına gelmedi ki, demiryolu işte böyle de yapıla- bilirmiş... Türk şeeniyetine has bir demiryolu siyaseti, o fotoğraf plâğı gibi her açılan delikten iz kapan passif kalfular için hâlâ anlaşılmaz bir muamma gibi kaldı. Fakat Demiryollarımız yapıldı. Sanayi siyasetimizin, ziraat siyasetimizin, ticaret siyasetimizin de ÂAvrupadaki örneklere benzemiyen yepyeni bir biçimde, yep- yeni bir mahiyette şekilleşmsini ve manalaşmasını söylediğimiz zaman, muarızlarımız harıl harıl kara kitapta böyle birşeyin yeri almadığından dem vurdular. Bu asri yobazların, «BİZ, BİZE BENZERİZ.» diyen Büyük Ada- mar milletinden olduklarına şüphe etmek, bu kudsi günün büyük- lüğüne inananların elbetteki, hakkıdır. & Hiç bir inkılâp, milli iktisatta istiklâl ülküsünü bayrağına yaz- mamıştır. İşte, Burjuva sınıfının istiklâlini gaye bilen Fran- sız ihtilâli.. İşte, Proletarya sınıfının istiklâlini ilân eden bolşevik ihtilâli.. İşte kapitalizmin planlaştırılmasını deneyen faşist ihtilüli.. Bu ihtilâllerin hepsi, hep millet içinde b ir sınıfm nam ve men- faatine konuşmuşlardır. Tarihte b üt ün bir milletin namı ve menfaatine konuşan ilk ihti- lâl, Türk milli kurtuluş inkılâbıdır. i6