Türk devletçiliği ve himayeci ferdiyetçilik. Ahmet Hamdi İnklâbimezin onuncu yıldönümünü sevinç ve heyecan içinde yasıyorur. L0 sene gibi çok küçük bir tarih parçasına, yarnttığımız eserin nasıl &lü- dığımı hayretle düşünüyorur. On senede Kuranu vastadan yirminci asra anüadık. Bütün cihan karşısında iftihar elmek hakkımızdır. İnkılâbımızın safha safha tarihini yazmak, onun kendisi tarafından na- sıl tasfiye olunarak bu hale geldiğini telkik etmek çok enteresan bir mevzu olur. Fakat bu yazımızda böyle bir etül teorübesi yapmıyacağız. Badece İşaret ederek geçeceğiz ki, heyecanı durulan ve inkılâbın — ileri körüşünden kendisini uzaklastırarak, hallü bugünkü realiteyi bile kendi görüşünün ilerisinde bulan kimselerin her Inkılâpta tusfiye olunduğu gi- bi, bizde de zaman zaman tasfiya edilmiş olmaları sayesinde, İnkılâbın yürüdüküdür. Eğer hilâfetçilerin görüşü, İmnkılübim görüşü olsa idi, Yunan istilâsının muvaffakiyotle temizlenmesinden sonra, inkılüp bitmiş olur- du. Berhestçilerin İsledikleri, inkılânçının istediği olsaydı, buzünkü vn- Ziyet ne olurdu? Demokrasi, halk hâkimiyeli, serbest sâyu amel gibi her memlekette politika edebiyatının direklerini teşkil cden bir Lakim yal- dızlı hapları Ltesbih gibi çekmekle meszul olan ve mukadder akibetine künden güne yaklaşan zavallı bir millet halinde kalırdık. Türk inkılâbı, bu görüşlere İltihak ettiğimiz gün temclinden yıkılabilir. Böyle büyük tehlike, inkılâp heyecanlarmı geride bıiırakmış olanların iş başına geemeleri takdirinde her mrmleketle ve her İnkılâpta mevcut- tur. Onuün için inkılâb idaresi, İnkılâbın büyük menfuirtlerini anlayan ve heyecanlarını İnkılâbin vüksek görüslerine uydurabilen kimselere tes- tm olunur. Bu mazhariyetten uzaklaşın inkılâp, «dejeneres - olmaya mahkümdüur. RBizim Inkılâbımız. serbesli inklübı değildir. İnlalâbımızın ana prensiple- rinden biri dcevletciliktir. Bu kellme ile birz, inkılâpeılık melhumu anlarız. TYürk devletçiliği milleti devlet elile yeniden teşki! etmek demeklir, Türk Intalâbının gayesi ve muksadı dü bu ulmasına rağmen, «deyvletçilik» ke- HÜmesi kullanıldığı vaklt, içimizde memnun olmauyurak surat asanlar bu- lunmıyor mu? Devletçilikten bahsettikleri için kendilerine şüpheli na- zarla bakılanlar olmıyar mu7 Halbuki Türk inkılâbı başlıca vasıta olarak devletçiliği ele almıştır. Devletçilik mefhumu orladan dilindiği gün, Türk kakılâbmda silinmiş olur. p, bir cemiyetle buzulun muvazene yerine saklama diğer bir muya- zene şartları koymak demektir. Cemiyetin kendi bünyesinde bir. inkılâp yaratıldığı zaman, hamlelerle ileri bir nlâna doğru atılmak mecburiyeti vardır. Bu ileri plâna alılış ya kendlliğimden olur; yanj cemiyeli sıkan bir takım kayıtlar kaldırıldıktan sonra, İleri plüna geçmek imkünı olde edilir; yahut bu imkân müdahnleci bir kuvyet, İnkılâpçı ve otoriter bi rerz kuvvet tarafından temin olunur. Birinci nevi inkılâplıra en yakımn ve canlı misal Büyük Frayısız inkılâbı- dır. İkinci nevi inkılâpların da en gürel nümunesini kendi İnkılâbımız vermiştir. 42 ü SÖİ c