Demek istiyoruz ki aldığımız manadaki bürokrasi sadace devlet bünyesinde bir ârıza değil ayni zamanda - yüz yıllarca süren - bozuk düzen göreneklerin ferdi faaliyetlerimize de yamadığı bir lekedir... Bununla beraber bürokrasi denince, - kuruluşu, işleyi- şi bakımından - derhal devleti, devlet teşkilâtını tedai ederiz. Bizde bürokratın filizlenmesi, kökleşmesi, döl salması devlet rejimlerimizle tamamen muvazi bir istikamet takip etmiş, en sonunda da kötü bir ahlâk kaidesi halinde düğümünü itmam eylemiştir. Bu itibarla dünkü ve bugünkü devleti bir iki çizgiyle göz önüne getirmek, bu menfi tipin vasıflarını nereden aldığını, inkişaf sevrini ne tarzda yaptığını, müzmin haline nasıl durgun bir manlıkla eriştiğini anlamak için kâfidir. TÜRKİYE'DE ESKİ DEVLET'TEN NE ANLAŞILIR? O, bir millet namına söyler, bir millet namına harcar, bir millet namına yer içer, fakat onu tanımazdı. Bilmek istemezdi ki ge- niş tabiat sertliğinde didinen insanlarla bunların kandilerine göre istekleri, dilekleri vardır. Bu devlet, - milletten gelmek şöy- le dursun - hayat usaresine kendi çılgınlığının sülüğünü vurmak için daima ona gitmek isterdi. İşte bütün otoriter oluşu nefsinde başlıyan ve fakat dışarıda bi- ten, dışarda kuduran bir devlet taslağı.. Bürokrat böyle bir devlet sisteminde keyfini çattı, müzmin bir huşunet içinde pişkinleşe, pişkinleşe bize kadar geldi. Simdi he- pimizde, hareketlerimize, iradelerimizin haricinde müessir olan, yeniliğimizi bir anda eskileştiren tipten bir parça var... TÜRKİYEDE YENİ DEVLET'TEN NE ANLAŞILIR? Yeni devlet milietten gelir, millete danışır, millet için refah yolları arar. Her hangi bir hızbin, her hangi bir zümrenin men- faatlerine yataklık yapmaz; bütün bir topluluğun iyi çalışması- nı, iyi geçinmesini kendine ilk hedef sayar. Diğer taraftan dün mutlak olarak bürokratik bir taazzuv, ağır aksak işler bir makine telâkki edilen «devlet» in bugün yüklen diği çeşitli vazifeler karşısında işleyişini yeni bir tensika tâbi tutuşu ve bu bapta memleketimizde çok cezri tedbirlere başvu- rulması, bizde devleti milletle büsbütün iç içe bir teşakkül haline getirmiştir. Bu teşekkülün bir noktasındaki bulantı - umumi ahengi bozmasa bile - sızıltıya yol açacağından bu hususta en titiz bir hassasiyetle hareket etmek zarureti gün gibi aşikârdır, 40 — Masümt e aü a LK ei ı sünem