eden, fakat artık lüzumsuzlaşan ileri tekniğin, yani istihsal alet- lerinin, makine ve fabrikanın, muhtelif şekil ve yolardan, bugü- ne kadar tekniksiz ve sanayisiz kalan memleketlere «akınn ı nla- caktır. Ayvrupanın teknik tahakkümünü kaybetmesi onun siyasi hege- monyasının da sukutu ile beraber yürüdüğü için Garptan Şarka bu teknik akışı, hiç bir zamean siyasi cebir ve zor ile değil, ancak iktisadi ve muslihane bir «sermaye intikali» şeklinde vücut bu- lacaktır. Esasen garpta gittikce işsizleşen, gittikçe verimsizleşen sermaye için bu muslihane intikal bir emri zaruridir. Bu davada bize ve bize benzer memleketlere düşen ancak, tekniğin ve ser- mayenin memleketlerimize cclbi, yani teknik akışmın bizim için faideli bir şekilde temini imkânlarını ve vasıtalarını vücude ge- tirmektir. Bu da sermaye akışıma muhatap olacak teşekküllere vücut vermemizle olahilir. Bütün tekniğin ve makinanın memleketimize akışında ona mu- hatap olacak teşekkül hiç bir zaman bir takım avare ve menfa- atçu fertler olamaz. Bu muhatap olsa olsa, milli iktisadiyatın kül halinde gidişimi gözü önünde bulunduran, her müessesenin yeri- ni, şekil ve hacmini en iyi tayin edebilecek olan bir «devlet ikli- sadı» idaresi, yani bizzat devlet olabilir. Aksi takdirde, yani ci- hanm bu yeni gidişinde de biz beynelmilel teknik akışı yolların- dan hariç kalırsak, tıpkı öom sekizinci asırdan sonraki sermaye terakümü sahalarından hariçte kalmamız gibi yeni ve iktisadi bir sefaletin mukadder kurbanı oluruz ve tarihimiz iktisaden maküs bir mecra içinde bizim için yeni sefaletler kaydetmeğze başlar. Bu itibarla bir «devlet iktisadın idaresi, yahut ta bir teknik istik- lâli plân ve teşkilâtı, teknikte istiklâlin mühim ve asli işidir. Türk Cümhuriyetinin onuncu yıldönümünü kutlularken biz, sar- sılmaz bir heyecan ile Türk Cümhuriyetinin teknikte istiklâli ve bu istiklâlin unsurlarımı ve teşekküllerini de en kısa bir zaman- da, en nümune bir mükemmeliyet ile başaracağına inanıyoruz. İçtimaf değişmelerde nasıl uzun ve tedrici istihaleler bekleme- dikse, siyasi istiklülimizde, nasıl sert, çabuk ve cezri olduksa, teknik istiklâli davasında da en sert usullerle, en kısa yoldan ve en toplu neticeleri almak, Türk inkılâbının şanına ve şümulüne yaraşan muvaffakiyetlerimizden biri daha olacaktır. 86